. Narlıdere tarihi Cemevi’ne geçtik. Burası şimdi belediye tarafından “Kültürevi” olarak işletiliyor. Masalcı burada çocukluğuna gitti. Serik’te yaşayan tahtacı komşularına. O dönemde köyün ormanlarını kesen, siterleyen, taşıyan insanları hatırladı.

Artık herkes biliyor, küçük kaçmalara, yolculuklara bayılıyor masalcı. Yine öyle oldu. Bir haftalık Elmalı ovası ziyaretlerinin arasına İzmir seyahati sığdırmayı başardı.

Bir paylaşım, “İzmir Bornova’da Yörük Türkmen Toyu’nda buluşuyoruz”. Paylaşan mı? yaklaşık 10 yıllık bir abi Halil Kucur. Kendisi Isparta Yalvaçlı. Ama Bornova’da yaşıyor.  Avşar boyu, “Kucur” soyundan.

Daha önceki bir sohbette, “Yörüklük tamam ama geçmişimin Alevilik kültürü içinde olduğunu yeni öğrendim. Evimizin yanındaki Bektaşi mezarlarını şimdi daha anlıyorum” menvalinde bişeyler söylemişti. Şimdi bu söylemi derinleştirmeye, köklerimizin yaşam ve inanç biçimine yolculuk yapma zamanıydı.

İzmir’de, Bornova’da, Aşık Veysel Sosyal Donatı Alanı diye bir yer. Devasa boyutta. Kentin göbeğinde nasıl ayırdılarsa. Resmen kente soluk aldırmış. Halil abi yanında Kucurlar Derneği Başkanı Mehmet Ali Kucur ile geldi. Kendisi Beyoğlu doğumlu. Ee tabii, sohbet biraz kaydı İstanbul’a, İstanbul lezzetlerine.izmir 23 (5)

Ama ben Halil abiye sürpriz yapayım derken asıl sürprizle ben karşılaştım. Kucurlar beni İzmir’in ilk sayfiye yeri İnciraltı’na götürdüler. Öteki İzmir’i göstermeye. Hani hep orada Levantenler, Rumlar vardı sanırdık ya. Narlıdere tarihi Cemevi’ne geçtik. Burası şimdi belediye tarafından “Kültürevi” olarak işletiliyor. Masalcı burada çocukluğuna gitti. Serik’te yaşayan tahtacı komşularına. O dönemde köyün ormanlarını kesen, siterleyen, taşıyan insanları hatırladı.

Narlıdere Belediyesi’nin web sitesinde yapı şöyle anlatılıyor:

 “2002 yılında Belediyemiz tarafından düzenlenmeye başlayan, Narlıdere’ye ilk yerleşen Tahtacı Türkmen Alevilerinin 1874 yılında büyük emeklerle kurdukları, inşa ettikleri, ibadetlerini yapıp, kültürlerini yaşadıkları Cemevi o günleri yaşatan, o günden bu yana kültür birikimlerini günümüze kadar taşıyıp sergileyen tarihi bir “anıt” haline getirildi. Narlıdere’nin ayakta kalan en eski binası olan Tarihi Cemevi restore edilerek müzeye dönüştürüldü ve Narlıdere Kültürevi adıyla açıldı. 5 Mayıs 2007 tarihinde ziyarete açıldı. 2,5 kat ve dokuz odadan oluşan tarihi Cemevi’nde, bölgedeki evlerden toplanan tarihi belgelerin ve yaşam tarzlarını yansıtan materyallerin yanı sıra aslına uygun olarak giydirilmiş 21 adet heykel yer alıyor.”izmir 23 (59)

Ertesi günü kendime ayırdım. Sabah saatlerinde indim Konak Meydanı’na. İzmir deyince boyozdan önce aklıma gelen acı kıl biberli, Bergama tulumlu kumru yemesem aç dönerdim. Oradan önce sahile geçtim. Evet, Körfez yeniden kararmıştı. Asla “deniz” rengi değildi bu. İnsanlar burada yine de olta atıyordu. Manzarayı arkasına alıp poloraid fotoğraf çektiriyordu 15 TL’ye. Masalcı o şarkıyı mırıldandı kimseyi beklemediği halde. “Bir münasip zamanda, masala saat 10’da, buluşalım kordonda, der gibi geldi bana, benim canım İzmirlim.

 İçi burkuldu denizin bu haline, Konak kaymakamlığı arka sokağındaki Antalya Börekçisi’ne doğru yürüdü. Evet, Börekçi Tevfik Usta’nın İzmir’den getirip Antalya Markası yaptığı Serpme Börekçi. Ama o gün pazardı, kapalıydı. Tekrar Bornova’ya döndü masalcı. Mustafa Özen ve ailesiyle biraz Antalya, biraz İzmir, biraz bürokrasi sohbeti. Sonra saldı kendini Bornova sokaklarına. Burnu sızladı tarumar olmuş Musevi Mezarlığını gördüğünde. Belediyenin Çınar Cafe’sinde eski Bornovalıları gördü siyah beyaz fotoğraflarda. Kimbilir belki onlarda vardı o tarumar mezarlarda. Son fotoğraf kentsel dönüşümden çıktı. Yıkılan bir apartman. Göz göz, kat kat. Kimbilir ne acılar, ne umutlar, ne kahkahalar geçti o duvarlar arasında. O ön plana düşen bir yeşil çınar dalı, yine aracı olmuş umuda.

Editör: Esra Köksal Tarı