Parlamenter sistemin yerini alan ve siyasi parti genel başkanlarına Cumhurbaşkanı olmanın önünü açan düzenlemeyle birlikte her şey siyaset oldu. Validen kaymakama, il müdüründen memuruna herkes siyasetle pek içli dışlı oldu. Hatta kimi zaman kimi makam sahipleri, kendilerini Cumhurbaşkanı temsilcisi, il başkanı gibi görüp kavgaya bile girişti…
Oysa yönetmek birleştirmektir. Adil olmaktır, eşit olmaktır.
Yeri geldiğinde hoşgörülü olmak, yeri geldiğinde çocuklarla eğlenebilmektir…
Tepeden tırnağa gerilen, gerilim dolu olan yakın siyasi geçmişimizde
havada uçuşan küfürleri, uçan tekme atan milletvekillerini, kürsüde engelli
milletvekili arkadaşını darp eden milletin vekillerini gördük…
Bilgi, birikim ve liyakatin gün geçtikçe azaldığı
siyasilerde yükselen egolar, kabaran şiddet, hırs maalesef toplumumuzu uçuruma
doğru sürüklüyor…
Eskiden valizi elinde bekleyen bürokratlar maalesef koltukta
kalmak uğruna elinden geleni yapıyor. Ve maalesef tüm dokunulmazlıklarımıza
dokunuluyor, hakkımız, hukukumuz çiğneniyor. Yetmiyor inançlarımız,
ideolojilerimiz siyasete meze oluyor…
En acısı da milli bayramlarımızın siyasete alet edilmesi. Birleştirici
olan bayramlarımız, ayrıştırıcı hale çevriliyor. Öyle kahroluyor ki insan, kurucumuzun
anıtına çelenk sunma bile engelleniyor…
İşte 24 Temmuz…
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi olan, tapusu olan
Lozan’ın yıl dönümünde Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Anıtı’na çelenk sunmak
isteyen Antalyalılar ‘erteleme’ adındaki kararla bir kez daha yıkıldı…
Bayramın ertelemesi mi olur, törenin ertelemesi mi olur…
Daha 9 gün önce 15 Temmuz’un anması yapılırken devletin
erkanıyla, bugün mü Covid akla geldi…
Bugün mü istihbari bilgiler geldi…
Anıta çelenk sunmak mı ayrıştırıcılık…
Korona tedbirleriyle çelenk sunulamaz mıydı? Hatta göreve
yeni başlayan Antalya Valimiz Ersin Yazıcı’nın da katılımıyla da Lozan’a güzel
bir anma yapılamaz mıydı?
Bu herkese iyi gelirdi. Hem yöneticilere hem halka…
Dedik ya yorulduk, bölünmekten, kırılmaktan, aşağılanmaktan.
Ocu bucu, sağcı solcu, açık kapalı diye ayrıştırmadan insan odaklı bakabiliriz
oysa…
Ve çok da güzel olur…
Çok değil, çok yakın bir tarihimizde görev yaptığımız
Antalya Valisi Alaaddin Yüksel’in ve Ahmet Altıparmak’ın devlet adamlılığını
özledik…
Ya da basını tek tek ziyaret edip birlikte kahkaha atan
Emniyet Müdürü Feyzullah Arslan’ın sıcaklığını…
Demirel’i, Ecevit’i, Baykal’ı, Özal’ı ve nicelerini…
Vatandaşın eleştirilerine kelepçe ile koşan değil,
eleştirilerine tebessüm edip ders çıkaran siyasileri ve yöneticileri özledik…
Yapmayın…
Bu memleket bizim…