Doğal ve kültürel değerlerimizin tahribine neden olacak kamu yararının değil kişi yararının öncelendiği Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma (ÖÇK) Bölgesine yönelik hazırlanan ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca onaylanan planlar, dava konusu sahanın tabiî niteliğinin olumsuz etkilenecek olması nedeniyle davaya konu planın şehircilik ilkelerine, planlama tekniklerine ve kamu yararına uygun olmadığı; özel statülü koruma alanlarının koruma - kullanma dengesini bozucu nitelik olduğu gerekçesiyle Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin açtığı dava sonrası planlar iptal edildi.
Mevcut durumda eko-turizm alanı olarak planlanması istenen alanda herhangi bir karayolu olmadığı sadece denizden ulaşım sağlanabildiği belirtildi. Eko-turizm alanı olarak belirlendiği takdirde açılacak karayolunun sit ve orman alanlarından geçeceği ve yol üzerinde kaçak yapılaşmaların olabileceği sebebiyle açılan davada Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. Dava Dairesi, Antalya 5 inci İdare Mahkemesi'nin kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline; oy çokluğu ile karar verdi. Aynı zamanda geçmişte açılan bir davada plan iptalinin Danıştay’da da onaylandığı Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nce ifade edilirken planda yapılan küçük değişikliklerin sorunları gidermediği, dosyanın tekrar Danıştay’a gitmesi halinde davacı lehine karar verileceğini öngörüldüğü belirtildi.
"Bölgeye Verilecek Zararlar Aktarıldı"
Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nce yapılan açıklamada, “Dava konusu planlama alanında, ekoturizm kararlarının daha önceki planlardan ya da mevcut alan özelliklerinden kaynaklanmayıp ilk kez gündeme gelmiş olan, şahsi taleplerle ortaya çıkmış kararlar olduğu; bu nedenle kamu yararından ziyade kişi yararının öncelendiği, planda yoğunluğun düşük tutulmasının burada hiç yapılaşma olmayacağı anlamına gelmediği; neticede düşük yoğunluklu yapılaşmanın gerçekleşebilmesi için bu sahaya yine karayolu erişiminin sağlanacağı; karayolu erişiminin bölgenin tabiî ve özel statülü fizikî yapısının ve doğal bitki örtüsünün değişmesine sebep olacağı, yapılaşmanın ve ulaşımın bu kesimde insan yoğunluğunun artmasına sebep olacağı, dar alanda gerçekleşecek yapılaşmanın karadan ve denizden siluet algısının bozulmasına ve doğal sit alanı özelliklerinin kaybolmasına neden olacağı, Yapılaşmanın ve ulaşımın bu kesimde insan yoğunluğunun artırması, sit alanlarına olan (yasal ve yasal olmayan) yerleşme baskını artıracağı, bunun da sit alanlarını tahrip edeceği, Kaplumbağa yuvalama alanına ilişkin bir önceki mahkeme kararındaki eksikliklerin yeterince giderilmediği, Yapılacak eko-turizm alanındaki turizm tesislerine yönelik imalatların çevreyle uyum içermediği; bütüncüllüğün sağlanamadığı; yapılaşma dolayısıyla yol/ulaşım, pis su - temiz su, elektrik vd altyapı hizmetlerin, bunların iletimi ve taşınması maksadıyla gerçekleştirilecek inşai faaliyetlerin doğal topografyayı tahrip edeceği, Daha evvelki mahkeme kararlarının gerekçeleriyle birlikte dava konusu imar planı mukayeseli olarak incelendiğinde; dava konusu sahanın tabiî niteliğinin olumsuz etkilenecek olmasına istinaden davaya konu planın şehircilik ilkelerine, planlama tekniklerine ve kamu yararına uygun olmadığı; özel statülü koruma alanlarının koruma - kullanma dengesini bozucu nitelik ihtiva ettiği sonucuna varıldığından, davaya konu nâzım imar planının hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır” denildi.
Kazanan Halk Oldu
Dava ile ilgili verilen hukuki bilgide ise şu ifadelere yer verildi:
“Bilirkişi kurulunun "(...) her ne kadar özellikle doğal ve tarihi özellikleri nedeniyle hassas olan bir bölgede yapılaşmanın tamamen önüne geçilmesi gerektiği düşünülmekle birlikte Antalya-Burdur-Isparta Planlama Bölgesine ait 1/100.000 ölçekli Revizyon Çevre Düzeni planında ekoturizm alanı planlaması yapıldığından, bu sahanın da ekoturizm alanı planlamasının uygun olduğu" yönündeki görüsünün, Danıştay 6 ncı Dairesi’nin 03.02.2021 tarih ve E: 2016/4013, K: 2021/1129 künyeli kararı ile mahkeme kararı gerekçeleri dikkate alındığında, Dairemizce hükme esas alınacak nitelikte bir görüş olarak değerlendirilemediği, zira bilirkişi kurulunun da bu kesimde yapılaşmanın tamamen engellenmesi gerektiğini değerlendirdiği, Bu itibarla; davanın reddine vakî ilk derece mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.” Şeklinde hüküm kurarak, Davacıların istinaf başvurusunun KABULÜNE, Antalya 5 inci İdare Mahkemesi'nin 27.03.2024 tarih ve E: 2023/662, K: 2024/365 sayılı kararının KALDIRILMASINA ve dava konusu işlemin İPTALİNE; 19.02.2025 tarihinde oy çokluğu ile karar vermiştir. Sayın Mahkemenin bu kararı ile kazanan halkımız olmuştur.”