Muğla'nın Datça ilçesinde yer alan Knidos, Karya dönemine ait en önemli antik yerleşimlerden biridir. İlk olarak bugünkü Datça merkezinin 1,5 km kuzeydoğusunda, Dalacak Burnu üzerindeki Burgaz mevkiinde kurulan şehir, M.Ö. 4. yüzyılda Tekir Burnu’na taşınmıştır. Bu taşınmanın en önemli nedeninin, dönemin deniz ticaretindeki gelişmeler olduğu düşünülmektedir.
Antik kaynaklara göre Knidos, bilim ve sanatın merkezi olarak kabul edilmiştir. Büyük astronom ve matematikçi Eudoksus, doktor Euryphon ve ressam Polygnotos gibi isimler burada yaşamış, kentin gelişimine katkı sağlamıştır. Ayrıca dünyanın yedi harikasından biri olan İskenderiye Feneri'nin mimarı Sostratos’un da bu şehirde doğduğu bilinmektedir.
Mimari yapılar ve Afrodit Tapınağı
Knidos, antik çağdaki ileri mimarisiyle de dikkat çeker. Şehir, kuzeyde askeri liman, güneyde ise ticari liman olarak kullanılan iki ana limana sahiptir. Bu limanların arasında kalan yarımada, baş kısmı karaya bağlanarak yapay bir geçit haline getirilmiştir. Liman girişlerini koruyan yuvarlak kulelerden biri günümüzde hala ayaktadır.
Afrodit Tapınağı, şehrin en dikkat çeken yapılarından biridir. Tapınak, her iki limanı gören stratejik bir noktada yer alır. Yuvarlak planlı olan bu tapınağın çapı 17 metreyi bulur. Ortasında Afrodit heykeli bulunurken, tapınağın kapıları doğrudan bu heykele açılacak şekilde tasarlanmıştır. Günümüzde heykelin yalnızca kaidesi görülebilmektedir.
Tiyatrolar ve toplumsal yapılar
Knidos’un sosyal yaşamına dair en önemli ipuçları, şehirde bulunan iki tiyatrodan elde edilmektedir. Biri 20.000, diğeri ise 5.000 kişilik kapasiteye sahip olan bu tiyatrolar, kentin sanat ve eğlenceye verdiği önemi gözler önüne serer. Özellikle Akropol’de yer alan büyük tiyatronun taşları, 19. yüzyılda sökülerek başka yerlere taşındığı için günümüze ulaşamamıştır.
Güneş saati ve tapınaklar
Eudoksus tarafından geliştirilen ve dönemin büyük bir icadı olarak görülen güneş saati, bugün de ören yerinde görülebilir. Şehrin en tepesindeki Apollon Tapınağı, bir tiyatro gibi yükselen kent düzeninin doruk noktasını oluşturur. Bu alandaki diğer önemli bir yapı ise Korint Tapınağı’dır.
Helenistik dönemden kalma Dor Tapınağı, daha sonra erken Hristiyanlık döneminde kiliseye dönüştürülmüştür. Bu kilisenin zemininde yer alan renkli mozaikler, bugün hala görülebilmektedir.
Knidos’un nekropol alanı
Knidos, şehir surlarının ötesine yayılan geniş bir nekropol alanına sahiptir. Doğuya doğru yaklaşık 7 km boyunca uzanan bu toplu mezar alanı, dönemin cenaze ritüelleri hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Şehirdeki kurtarma kazılarında ortaya çıkarılan eserler, bugün küçük bir müzede sergilenmektedir.
Knidos’ta bulunan harabeler
Knidos, zengin tarihiyle antik çağların en önemli yerleşim yerlerinden biri olarak öne çıkar. Kentin sınırları içinde yer alan Nekropolis, Gymnasium, Dor Tapınağı, Apollon Tapınağı, Antik Limanlar ve diğer yapılar, kentin geçmişteki ihtişamını gözler önüne seriyor.
Spor ve eğitimin buluşma noktası
Gymnasium, Knidos Antik Kenti’nin doğu-batı yönündeki ana caddesinin güneyinde yer alır. Geç Klasik Dönem’e ait kireç taşından inşa edilen duvarlar, geç antik dönemde harçsız taşlarla genişletilmiştir. 2015 yılında yapılan kazılarda, bu alanda çok sayıda demir ok ucu bulunmuştur. Ancak, kazıların ilerlemesini engelleyen lojistik sorunlar nedeniyle çalışmalar 2016 yılında durdurulmak zorunda kalmıştır.
Pembe taşların ihtişamı
Knidos’un Dor Tapınağı, antik kentin batı bölümünde, Apollon Tapınağı’na giden yolun batısında yer alır. Gri-pembe kireç taşından inşa edilen ve “Pembe Tapınak” olarak da bilinen bu yapının inşasında, rektogonal tarzda örülmüş taşlar kullanılmıştır. Dor düzeninde inşa edilen tapınak, 6x13 sütunlu peripteros bir plan sergilemektedir. Tapınağın ölçüleri, mimarideki hassasiyetin bir göstergesi olarak, dikdörtgene yakın bir oran sunar.
Tapınağın üzerindeki yazıtlardan, Apollon Karneios’a adanmış bir heykelin bulunduğu anlaşılmaktadır. Erken Bizans döneminde, tapınağın kalıntılarından yararlanılarak bu alanda bir kilise inşa edilmiştir.
Ticaret ve savunmanın merkezleri
Knidos, stratejik konumu sayesinde deniz ticaretinde önemli bir rol oynamıştır. Kuzeydeki askeri liman, savunma amaçlı kullanılmıştır ve girişi kontrol altına almak için yuvarlak kulelerle çevrelenmiştir. Güneydeki ticari liman ise gemilerin yükleme ve boşaltma işlemleri için hizmet vermiştir. Her iki liman, dönemin mühendislik harikalarından biri olarak kabul edilir.
Apollon Tapınağı ve sunağı
Antik kentin en yüksek noktasında yer alan Apollon Tapınağı, şehrin dini merkezi olarak öne çıkar. Tapınağın ortasındaki sunak, kutsal ayinlerin gerçekleştirildiği yer olarak dikkat çeker. Helenistik dönemde inşa edilen bu tapınağın kalıntıları, ziyaretçilerin büyük ilgisini çekmektedir.
Yaşamdan ölüme uzanan bir iz
Knidos Nekropolü, şehir surlarının dışına yayılan geniş bir alandır. Yaklaşık 7 kilometre uzunluğundaki bu mezarlık alanı, antik dönemin cenaze ritüelleri hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Bölgede yapılan kazılar, mezar taşları ve lahitlerle dönemin sosyal yapısını aydınlatmaya yardımcı olmaktadır.
Antik sanatın sahnesi
Knidos’un iki tiyatrosu, kentin kültürel zenginliğinin bir göstergesidir. Biri 20.000, diğeri 5.000 kişi kapasiteli olan bu tiyatrolar, dönemin mimari ve sanatsal anlayışını yansıtır. Akropol’de yer alan büyük tiyatro, 19. yüzyılda taşlarının taşınması nedeniyle günümüze ulaşamamıştır.