OFM Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Refik Emre Altekin, kalp ve damar hastalıklarının her yaşta görülebileceğini söyledi. Altekin,“Günümüz yaşantısında; beslenme tercihlerimiz, hareketsiz yaşamımız ve stres bu kaynaklı hastalıkları tetikliyor” dedi.
DRN Ajans’ın düzenlediği “Cumartesi
Kahvaltıları”na konuk olan OFM Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Refik Emre Altekin,
kalp ve damar hastalıklarının her yaşta görülebileceğini söyledi. Altekin,“Günümüz
yaşantısında; beslenme tercihlerimiz, hareketsiz yaşamımız ve stres bu kaynaklı
hastalıkları tetikliyor” dedi.
OFM Hastanesi’nden verilen bilgiye göre, kalp
ve damar hastalıklarının çok geniş kapsamlı bir konu olduğunu vurgulayan Altekin;
“Kalp ve damar hastalıkları dediğimizde sadece kalbin çevresindeki damarları
değil, vücudumuzun damarlarının tamamını kast ediyoruz. Besleyici ve toplayıcı
olarak iki ana kategoriye ayırdığımız her iki tip damarda da görülen sorunlar,
ölümcül sonuçlar doğurabiliyor. Dünya
üzerinde gerçekleşen ölüm nedenlerinde, kalp ve damar hastalıkları birinci
sırada yer alıyor. Günümüz yaşam koşullarında bu kaynaklı hastalıklara daha
fazla rastlıyoruz. Bunun nedeni hastalığın çoğalmasının yanı sıra teknolojinin
gelişmesiyle beraber insanların yaşam ömrünün uzaması ki artık Dünya Sağlık Örgütü,
yaşlı sınıflaması üst sınırını 75 yaşa çekmiştir. 65 yaş artık orta yaş
sayılıyor. Kalp ve damar kaynaklı hastalıklarda ani ölümler oldukça fazladır. Dolayısıyla
hayatı boyunca herkes ciddi bir kardiyolojik sıkıntı yaşamasa bile buna ilişkin
korkular yaşamıştır. Burada hastalıktan korkmak yerine hastalığı önemsememekten
korkmak esastır” dedi.
YAŞLI-GENÇ AYRIMI YAPMIYOR
Kalp ve Damar kaynaklı hastalıkların her yaşta
görülebileceğine dikkat çeken Altekin; “Günümüz yaşantısında; beslenme tercihlerimiz,
hareketsiz yaşamımız ve stres bu kaynaklı hastalıkları tetikliyor. Yaşam
tarzının yanında genetik faktörler ve çevresel faktörler de kalp ve damar
hastalıklarına neden oluyor. Toplumda 40’lı yaşlardan sonra dikkat etmek
gerektiği yönünde bir algı var. Aslında 40’lı yaşlardan itibaren etkileri
görülmeye başlayan bu hastalıklar geçmiş 20-25 yılın yansımalarıdır. Bu yüzden
daha erken yaşlarda sağlıklı yaşam anlayışı benimsemek gerekiyor” dedi.
YÜZDE 50’Sİ HASTANEYE GELMEDEN ÖLÜYOR
Kalp krizi geçiren hastaların %50’sinin
hastaneye gelmeden hayatını kaybettiğini belirten Dr. Refik Emre Altekin; “Kalp
krizi geçiren hastalın yüzde 50’si hastaneye gelmeden vefat ediyor. Hastaneye
gelenlerin de tüm müdahalelere rağmen yüzde 50 sini kaybediyoruz. Daha doğrusu
biz bu işin, hastalığın vücuda yerleşip hastada bunun etkileri görüldüğünde
yani tedavi aşamasında devreye giriyoruz. Dolayısıyla bir hastanın kalp krizi
geçirmiş olması bunun başarılı bir ameliyatla atlatılmış olması da bu hastalığı
bir daha geçirmeyeceği anlamına gelmiyor. Hastalığı başlatan süreç hala
vücudumuzda devam ediyor. Dolayısıyla kalp hastalığına yakalanmadan önce bir
sağlıklı yaşam anlayışı belirleyip bunu devam ettirmek gerekiyor” diye konuştu.(Haber Merkezi)