ABD'de çocuklara yönelik cinsel istismar, pedofili ve fuhuş ağı oluşturmak suçlamalarıyla yargılanan ve hapishanede ölü bulunan Amerikalı milyarder Jeffrey Epstein davası hala gündemdeki yerini koruyor.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Epstein skandalı ile Adnan Oktar grubunun benzerliklerini detaylı bir şekilde açıkladı.
Terkoğlu, 'Epstein’ın adasıyla Oktar’ın' yalısı' arasındaki en önemli benzerlik, içerde kayıt alan kameralardı! Oktar’ın 'yalı'sındaki odalarda, özel sistemlerle yerleştirilmiş gizli mikro kameralar bulunmaktaydı. Oktar yargılamaları sırasında ortaya çıkan bilgilere göre, bu binada yüzlerce kişi istismara uğradı. ABD'deki gibi, birçok ünlü isim burada konuk edildi ve en özel anları kaydedildi" ifadelerini kullandı.
Terkoğlu, 'Dünya ABD’deki Epstein skandalı ile meşgulken, aslında Türkiye’de de Epstein vakasının benzer bir hikayesi yaşanmıştı' diyerek, günümüzde yayımlanan yazısının ilgili bölümünü şu şekilde paylaştı.
BENZERLİKLER GÖZLERDEN KAÇMADI
Jeffrey Epstein, Little St. James Adası'nı 1998 yılında 7.95 milyon dolara satın alarak, adada kasetli istismar düzenini kurmuştu. Aynı dönemlerde Türkiye'de, İstanbul Silivri'nin Fener Köyü'nde, Adnan Oktar'ın takipçileri de 50 dönümlük bir arazi edindiler. Bu arazide benzer şekilde görülmemiş bir yapı ortaya çıktı. Zemini akvaryum olan bölümler, farklı tasarımlı havuzlar, yapay göletler, tavus kuşlarından develere kadar çeşitli hayvanlar, yurtdışından getirilen farklı ağaçlar, içerisinden sevilen içeceklerin aktığı taşlar, paha biçilmez tabloların asılı olduğu duvarlar ve şatafatlı mobilyalarla döşenmiş odalar...
'Dünyadaki cennet"e benzeyen bu yapının sahipleri sürekli değişen Oktar'a bağlı kişilerdi. En son sahipleri Metin Güçyetmez ve Yakup Balaban olarak görünüyordu. İlginçtir ki, biri cezaevinde diğeri firari, her ikisi de Epstein gibi 'nitelikli cinsel saldırı ve cinsel istismar' suçlamalarıyla karşı karşıya. Ancak bu yapının gerçek sahibi, tabii ki Adnan Oktar'dan başkası değil.
Aslında bir çiftlik olan bu yer, telefonlarda 'yalı' olarak kodlanmıştı. Epstein'ın sağ kolu Ghislaine Maxwell'e karşılık, Oktar'ın ise Didem Ürer adında bir sağ kolu bulunuyordu.
Ancak Epstein'ın adasıyla Oktar'ın 'yalısı' arasındaki en önemli benzerlik, içerde kayıt alan kameralardı! Oktar'ın 'yalı'sındaki odalarda, özel sistemlerle yerleştirilmiş gizli mikro kameralar bulunmaktaydı. Oktar yargılamaları sırasında ortaya çıkan bilgilere göre, bu binada yüzlerce kişi istismara uğramıştı. ABD'deki gibi, birçok ünlü isim burada konuk edildi ve en özel anları kaydedildi.
Bu görüntüler iki amaçla kullanılıyordu. İstismara uğrayanlar, kaydedilme korkusuyla sessiz kalırken, VIP kişiler ise kaset korkusuyla itaat etmek zorunda kalıyordu.
YALI'NIN SONU
Peki, Silivri'deki 'yalı' kod adlı merkezin içinde bulunan seks şantajları ve istismar kayıtları ne oldu? Adnan Oktar, ani bir kararla 2001 yılında bu skandal merkezi ortadan kaldırmaya karar verdi. Bir sabah, bütün hayvanlar serbest bırakıldı ve 5-6 dozer, 'yalı' adı verilen çiftliği birkaç saat içinde yerle bir etti. Bu şekilde, bütün suç delilleri ortadan kaldırılmış oldu ve kasetler de tamamen yok edildi.