“BU CÜMLELER MASUM DEĞİL”
Eğitim-Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, gazetemizin 9 Haziran’da manşete taşıdığı “Eğitimci ist*smarı” haberini gündemine aldı. Başkan Kurul, ‘Sus! Unut! Zarar görürsün! Adın kötü anılır!’ cümlelerini paylaştıktan sonra, “Bu cümleler masum değildir, yıllara yayılan acılar bırakır bedenlerde! Toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, şiddet, ihmal ve ist*smar, kız çocuklarına ve kadınlara fısıldanan bu cümlelerle örtülür. Bu nedenle susmayacağız!” dedi.
“ÇOCUKLAR BUNLARA EMANET”
Gazeteci Erk Acarer de sosyal medyada yarı çıplak videoları yayılan müdür yardımcısı A. Y.’yi de paylaşarak konuyla ilgili olarak attığı mesajlarda, “Antalya Muratpaşa Anadolu Lisesi’nde müdür yardımcısı olarak görev yapan eğitimci, 10’uncu sınıfta okuyan bir kız öğrenciyi sistematik olarak taciz etti. Soruşturma açıldığı halde görevi başında. Neden çünkü AKP’ye yakın Eğitim Bir-Sen üyesi. İddia değil gerçek: Mağdur öğrenciye ve okulda görev yapan diğer öğretmenlere ulaştım. Müdür yardımcısı, gözle elle ve sözle, WhatsApp’tan tacizinin sistematik olarak sürdüğünü teyit ettiler. Sürekli odasına çağırma eğiliminde. Yaşanan hadisenin bir başka boyutu da var. Öğrenci Suriyeli. ‘Bu tacizci mülteci’ haberlerinin bir başka tarafı. ENSAR sevdalısı zihniyet, nasılsa çocuk sahipsiz diye düşünmüş olacak. Müdür yardımcısı işi öyle ilerletmiş ki, toplu törenlerde bile tacizden geri kalmıyor. Fotoğraf öncesi elle taciz oluyor, ‘öğrenci çek elini’ diye bağırıyor ve bu tartışmayı çoğu kişi duyuyor. Çocuklar işte bu ‘eğitimcilere’ emanet ve bu eğitimciler ne yazık ki korunuyorlar!” dedi.
“İST*SMAR VE İHMAL”
Konuyla ilgili konuşan Eğitim-Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, “Antalya'daki lisedeki olay aslında tek bir olay değil. Birçok yerde ataerkil bir düzende yaşadığımız için toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri okullarımızda ve üniversitelerimizde yeterince anlatılmadığı için, kız çocukları ve kadınlar güçlendirilmediği için ve korunmadığı için birçok yerde olabilecek bir olayla karşı karşıyayız. Bu olayın özeline bir miktar değinmek gerekirse 10. sınıf öğrencisi bir kız çocuğu var. Kız çocuğu için öğretmenler, müdür, müdür yardımcıları ona destek olan, onu yetiştiren bireyler yetişkinler. Onlara yaklaşır, onlara sorular sorar, onlarla iletişim kurar. Fakat bu olayda kız çocuğu bir süre sonra müdür yardımcısının kendisiyle ilgili başka düşünceleri olduğunu hissetmeye başlar. İşte ist*smar ve ihmale ilişkin ilk farkındalık burada doğar. Bu çocuğun ne kadar süre bu ist*smar ya da ihmal karşısında ne hissettiğini ne kadar süre bu sorunla başa çıkmaya çalıştığını, yalnız kaldığını, bu konuyu kime anlatıp kime anlatmadığını bilmiyoruz. Fakat bir gün öyle bir noktaya geliyor ki öğretmenlerinden birine söz ediyor. Yani bir rehber öğretmenine bunu anlatıyor ve daha sonra da rehber öğretmeninin hazırladığı rapor üzerine okul yönetimi harekete geçiyor soruşturma başlatıyor” dedi.
“ANAYASA’NIN GEREĞİ YERİNE GETİRİLECEK”
Genel Başkanı Nejla Kurul, “Anayasamız devlete şu yükümlülüğü veriyor; çocuklara yönelik ist*smar ve ihmal durumlarında çocuğu korumakla yükümlü kurumdur devlet. Devletin karşılığı nedir bu olayda? Okul yönetimidir. İlçe milli eğitim müdürüdür, il milli eğitim müdürüdür. Ancak mağdurla mağdur edeni aynı okul ortamında karşılaşmalarına izin verecek biçimde bir düzenleme söz konusu. Neden? Yine ataerkil bir yaklaşım yine toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini normalleştiren, örten, kapatan bir anlayışla karşı karşıyayız. 'Belki yanlış anlamışsındır' diyor okul müdürüne gittiğinde, 'Belki sen kötü niyetlisindir' diyor. Bakın ilk kim suçlanıyor? O kız çocuğu suçlanıyor. Okulda bir kadın öğretmen olsaydı, kadın öğretmene benzer bir eğilim içerisinde olacaktı muhtemelen. Dolayısıyla saklama, örtme ve konuşmama konusunda telkinler yapılabiliyor kız çocukları üzerine. Bu yüzden bizim en önemli şeyimiz anayasanın gereğini yerine getirmek. Devlet şiddete uğrayan ist*smar edilen çocukları kesinlikle hızlı bir biçimde korumaya almalı. Bu olayda korumaya almış değil. Aynı zamanda çocukları c*nsel ist*smar ve c*nsel suiistimallerden koruyan Avrupa Konseyi Sözleşmesi var. Bu sözleşmede çok hızlı biçimde müdahale edilmesi ve çocuğun korunması gerektiğini ortaya koyuyor” diye konuştu.
“EĞİTİM SEN KONUYU TAKİPTE”
Genel Başkanı Nejla Kurul, “Biz Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak bu olayın takipçisi olacağız. Okullara manevi danışman atamaya çalışanlar kız çocuklarını susturanlardır. Yaşadığı olayları örtmeye onu ailenin gizliliği çocuğun korunması adına birtakım engeller koyarak soruşturmalar yürütmeme, cezasızlaştırma tedbirleri alanlardır. Okullarımızda ise rehber öğretmenler ya da psikolojik danışmanlar çocuğun kederli halini görüp bu konuda ilk müdahaleyi yapması gereken kişilerdir ve aynı zamanda öğretmenlerdir. O yüzden okulda öğretmenlerimizi, yöneticilerimizi aynı zamanda öğrencilerimizi toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yetiştirmek zorundayız. Çocuklarımıza bu olayları ve olguları anlatmalı, onları güçlendirmeliyiz” dedi.
“İNSANLIĞA AYKIRI”
Kurul, “İhmale uğramış bir kız çocuğu veya ihmale uğramış bir kadın açısından hatta ist*smara uğramış kişiler açısından kendisi mağdur konumundadır, kendisini mağdur eden kişiyle aynı mekanda aynı koridorlarda aynı okul bahçesinde karşılaşması o kişiyi ayrıca incitir, ayrıca değersizleştirir, ayrıca korkutur. Yani yaşadığı şeyin dışında bazı mekanizmalarla onun acı çekmesine yol açar. O yüzden bir aya yakın bir zamandır bir küçük 10. sınıf öğrencisini böyle bir süreçle karşı karşıya bırakmak bırakın hukuka aykırılık insanlığa aykırı bir olgudur. Bir an evvel açığa alınmasını istiyoruz bu müdür yardımcısının. Kaldı ki yetkili sendikanın üyesi olduğunu biliyoruz ayrıca bir koruma yapılıyor olabilir. Çocuğu korumalıyız biz. Çocuğun üstün yararıyla hareket etmeli, çocuğun yararını ön plana almak durumundayız. Bu yüzden de Milli Eğitim Bakanlığı’nı, il ilçe milli eğitim müdürlüklerini ve okul yönetimini böylesi bir yaklaşıma davet ediyoruz. Hukuki mücadelemiz de ayrıca sürecek” ifadelerini kullandı.