TMMOB Şehir Plancıları Odası, son dönemde artan kamusal alan yasakları ve meydanlara getirilen kısıtlamalarla ilgili dikkat çeken bir basın açıklaması yayımladı. Açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve bazı ilçe belediye başkanlarının tutuklanmasının ardından Türkiye genelinde yükselen protestoların, siyasi iktidarın baskıcı politikalarıyla bastırılmaya çalışıldığına dikkat çekildi.

Meydanların polis ablukasına alınarak adeta açık hava karakoluna dönüştürüldüğünü dile getiren ŞPO "İstanbul’da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ile Şişli ve Beylikdüzü Belediye Başkanı büyük oranda somut olmayan, gizli tanık ifadelerine dayanarak oluşturulan hukuki temelden yoksun suçlamalara istinaden tutuklanmış; içerisinde dört meslektaşımızın da bulunduğu bürokrat ve belediye başkanları adil yargılanma hakkı ihlal edilerek cezaevine konulmuştur. Halkın vicdanında hiçbir şekilde karşılık bulmayan bu kararlar, ülkemizin içerisinde bulunduğu derin yoksulluk, adaletsizlik ve gelecek kaygısı ile birleşince ülkemizin dört bir yanında kitlesel protesto eylemleri meydana gelmiştir. 

Bu protestolar kitleselleştikçe siyasal iktidarın yasakçı ve baskıcı politikaları daha da sertleşmiştir. Bu politikaların kentsel mekanda yansıması birçok kentimizde erişimin ve kamusal mekan kullanımlarının kısıtlanması halinde ortaya çıkmıştır. Halihazırda birçok kentte sosyal, ekonomik, kültürel yaşamının süregeldiği birçok alan, meydan, cadde ve park sivil yurttaşların kullanımına kapatılmıştır. 

"Meydanlar Açık hava karakoluna dönüştü "

Birçok kentimizde meydanlar polis ablukasına alınarak adeta açık hava karakoluna dönüştürülmüş durumdadır. 
Ancak şunu ifade etmek gerekir ki kentler en başta yurttaşlara aittir. Kentlerde gösterilerin sürdüğü mekanlar aynı zamanda yoğun ekonomik faaliyetin sürdüğü özellikle yaya ulaşımının temel düğüm noktalarıdır. Bu sebeple kamusal mekanların salt güvenlik odaklı kararlarla alelacele kapatılması yurtttaşların ekonomik, sosyal ve kültürel hayatında ciddi olumsuz etkiler yaratmaktadır. Bununla birlikte yaya ulaşımı kontrolsüz biçimde kısıtlandığı için engelli yurttaşlarımız için gündelik yaşam açık şekilde zorlaşmaktadır. Birer açık hava karakoluna dönüşen, sivil yurttaşlara kapatılan, sadece kolluk kuvvetlerinin kullanabildiği parklar ve meydanlar kentte yurttaşların psikolojik durumunu da olumsuz anlamda etkileyen  bir atmosfer yaratmış durumdadır." ifadelerini kullandı. 

 Açıklamanın devamı şu şekilde: 
"Oysa ki bugün yasaklanan birçok park, meydan ve alan demokrasi kültürümüzün gelişmesi açısından önem arz eden alanlardır. Örneğin bugün demir bariyerlerle kapatılan Güvenpark Ankara’nın ilk planlama deneyiminde bilinçli şekilde hükümet binalarına bütünleşik biçimde konumlandırılmıştır.   Devlet organları ile halk arasında bir güven ve birliktelik duygusu vermek amacıyla devletin merkezi olan hükümet kartiyesinin girişinde konumlandırılan Güvenpark bugün adeta, demokrasimizin geldiği utanç verici seviyenin somut göstergesi olarak açık hava karakoluna dönüştürülmüş, yönetici erk ve sivil yurttaşların arasına bariyerler örülmüştür. Aynı kısıtlamalar İstanbul, İzmir, Antalya ve diğer birçok kentimizde de gözlemlenmekte metro istasyonları, toplu taşıma güzergahları yeniden organize edilerek yurttaşların gösteri ve yürüyüş hakkı engellenirken, kamusal mekanlara erişim sınırlandırılmaktadır. 

Erdoğan’a diktatör diyen İsrail’e Dışişlerinden tepki Erdoğan’a diktatör diyen İsrail’e Dışişlerinden tepki

"Protesto hakkı engellenemez"

Protesto hakkı, anayasal güvence altındadır ve hiçbir yönetim keyfi şekilde bu hakkı kısıtlayamaz. Protestoların en etkili ve görünür olanlarından biri de kentsel, kamusal mekanda hayata geçirilen gösteri ve yürüyüşlerdir. Bu doğrultuda yurttaşlarımızın anayasadan gelen en temel haklarını kullanabilmesi amacıyla, kapatılan meydanların, parkların ve yolların bir an önce açılmasını, temel insan haklarını esas alan bir yönetim anlayışının derhal hayata geçirilmesini  talep ediyoruz."

Kaynak: haber merkezi