Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, 23 Mart’ta çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderildi. 18 Mart'ta diploması elinden alınan ve 19 Mart’ta gözaltına alınan İmamoğlu, tutukluluğu süresince cezaevinden paylaştığı mektubunda çarpıcı açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, Cumhurbaşkanı adayı olmasının iktidarlarının sonunu getireceği için hapsedildiğini öne sürerek, "Gizli tanıkların asılsız iddiaları ile tutuklandık. 15,5 milyon seçmenin iradesi, iktidarlarının sonunu getirecek ve bunu engellemek için beni hapsediyorlar" ifadelerini kullandı.

"Kaderde, Sn. Özdağ ile Aynı Cezaevinde Bulunmamız Varmış"

İmamoğlu, cezaevindeki mektubunda ayrıca Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a da değindi. İmamoğlu, "Kaderde, Sn. Özdağ ile aynı cezaevinde bulunmamız varmış" diyerek, cezaevinde olmasının, siyasi rakipleriyle ortak bir paydada buluşmasına atıfta bulundu.

Cumhurbaşkanı Adayı Olmasının Etkisi

İmamoğlu, tutuklanmasının ardında siyasi bir motive olduğunu belirterek, "Halkın iradesi, bir seçimde özgürce karar veren 15,5 milyon insanın iradesi, bu iktidarın sonunu getirecek. Ve onlar da bunu engellemek için her yolu deniyorlar" dedi.

İmamoğlu'nun mektubunun tam metni şu şekilde: 

Aziz Milletim,

Bu satırları hukuksuzca tutulduğum Silivri Cezaevi’nden kaleme alıyorum. Ben ve çalışma arkadaşlarım, birkaç sözde “gizli tanığın” asılsız iddialarına yaslanan bir mahkeme kararıyla hapsedildik. Yolsuzluk ve terör gibi mesnetsiz suçlamalarla cezaevindeyiz. Milletin bize verdiği görevi ifa etmekten alıkonuyoruz.

Bizi hapsedenlerin derdi sadece bizimle değil. Bizi hapsederler bizimle beraber demokrasiyi, milletin iradesini hapsetmek istiyor. Bizi hapsederler İstanbullu hemşerilerimin seçme hakkını çiğnedi. 16 milyon İstanbullunun emanetini gasp etti. 1,5 milyon CHP üyesi 15,5 milyon seçmenin iradesiyle cumhurbaşkanı adayı olmamın iktidarlarının sonunu getireceğini gördükleri için hapsetildik.

Kıymetli Vatandaşlarım,

Biz adaleti mülkün, adaleti devletin temeli gören bir medeniyetin evlatlarıyız. Adalet, bir toplumun omurgasıdır. Toplumlar, milletler adaletle nefes alır, adaletle ayakta kalır. Onsuz ne huzur olur ne güven ne de birlik. Halbuki, bugün ülkemizde adalet ayaklar altındadır, milletin adalet duygusu derinden yaralanmıştır. Milletimiz senelerdir mahkeme kararlarının siyasi saiklerle, saraydan verilen emirlerle alındığını görüyor, biliyor. Mahkemeler hukuki olmayan saiklerle gençleri, muhalifleri, siyasi liderleri tutuklayıp hapse atıyor. Aylar boyunca iddianameler yazılmıyor, mahkemeler uzuyor, insanlar boş yere aylarca cezaevinde tutuluyor. Halbuki, yine bize ait veciz sözdür: Geç gelen adalet, adalet değildir.

Aynı cezaevinde bulunduğum Zafer Partisi Genel Başkanı Sn. Ümit Özdağ da tıpkı bizler gibi hukuksuz bir şekilde aylaradır burada tutuluyor. Sadece 9 sayfalık bir iddianame ile 77 gün beklediği yetmezmiş gibi ilk duruşması iki ay sonra görülecek. Soruyorum: Bu nasıl bir adalet anlayışıdır, neden Sayın Özdağ tutuklu yargılanıyor ve iddianamesi hazır edildiği halde neden bir an önce davası görülmüyor? Sayın Özdağ nasıl bir adalet anlayışıyla aylardır özgürlüğünden mahrum edilir, Şubat ayında ziyaret ettiğim kıymetli annesini, sevdiklerini görebilmekten alıkonur? Şiddetle kınıyorum.

Bakanlık'tan fenomen Mükremin Gezgin'e suç duyurusu Bakanlık'tan fenomen Mükremin Gezgin'e suç duyurusu

Kaderde, Sn. Özdağ ile aynı cezaevinde bulunmamız varmış. Biri cumhurbaşkanı adayı, biri parti genel başkanı olarak Silivri Cezaevi’nde, siyaset yapmanın bedelini ödüyoruz. Üzerine basarak söylüyorum; hukuk, siyasi rakipleri susturmak için bir araç olamaz. Adalet, herkes için eşit işlemelidir; aksi halde, bunun adı adalet olmaz, bunun adı zulüm olur.

Asırlar önce Balkanlar’a attığımız ilk adımın mimarı ve Bursa fatihi Orhan Gazi’nin dediği gibi: “Adaletin en kötüsü geç tecelli edendir. Sonunda hüküm isabetli olsa da, geciken adalet zulümdür.” Bu söz, devlet yönetiminin temel taşı olmalıdır. Çünkü adalet, devletin meşruiyetinin kaynağıdır. Bir devlet, ancak vatandaşlarına adil davranırsa ayakta kalabilir. Devlet, adaletle yönetilirse güçlü olur ve ancak hukukla ayakta kalır.

Aziz Milletim,

Arkadaşlarım ve ben hapsedildiğimiz cezaevlerinde adaletin yeniden tesis edileceği bir Türkiye’yi hayal ediyoruz. Bu karanlık süreci bir Türkiye için var gücümüzle çalışıyoruz. İnanıyoruz ki, milletimiz bizlere bu karanlık günleri aşacak, hukukun üstünlüğünü yeniden inşa edecek ve hep birlikte adil, demokratik ve huzurlu günlere emin adımlarla yürüyeceğiz.

Ekrem İMAMOĞLU

Kaynak: haber merkezi