Dünyayı kasıp kavuran covit-19 virüsünü ranta çeviren devletlerin yanı sıra yüzlerce sağlık kuruluşu ve laboratuvar oluşmuş. Yaşanan bu pandemi sürecinde dezenfektan, oksijen cihazı, aşı, maske ve enjektör üretimindeki ticari rantı hesaplayabilmek imkânsız. Bu süreçte hangi şirketlerin borsalardaki hisseleri el değiştirdi, kimlerin eline geçti bilinmiyor.
Orta Asya bozkırı halklarının Çin’in zenginliklerini elde etmek için saldırılarından bugüne kadar ekonomik saldırılar bitmedi.
Afrika’nın madenlerini ele geçirmek için harekete geçen emperyalist güçler, her vesilede farklı yöntemlerle günümüze kadar saldırılarını sürdürüyor. Örnekleri maddeler halinde sıralasak, kim bilir kaç yüz adet madde buluruz. Son yüzyılda Çanakkale savaşından ve ülkemizin işgaline kadar, yakın dönemde, Afganistan’dan Irak ve Suriye’ye kadar yaşananların hepsi ekonomik rant için değil mi?
Rant saldırılarına, toplum mühendisleri ad bulmada çok mahirler. Sihirli bir kelime olan demokrasiyi hep kullanırlar. BOP diyerek bizi kandırırlar, yasa dışı örgütlerle savaş derler, faşist yönetim diye devletlerin iktidarlarını değiştirmeye kalkarlar. Güç bende diyen her devlet gücü az devletlere kaşını çatar ve istediğini yaptırır. Hiçbir küresel güç, kıymetli madeni, petrolü olmayan ülkelerle ilgilenmez.
Konuyu ülke içindeki uygulamalara indirgersek, İnşaat rantı olmayan bölgeler nedense fazla gelişmez. Rant bölgeleri olan sahil kesimleri için acımasızca rant kavgaları olur projeler yarışır. Her iktidar kendi zenginlerini yaratır. Sahil kesimlerinden söz etmişken, sahillere 40-50 km iç kesim yerleşimlerine hizmet götürmenin rantı olmadığı için fazla ilgilenilmez. Kent merkezlerini geliştirip sürekli yeni yerleşim yerleri oluşturmak ve kent yaşamını yoğunlaştırmak, en hafif cümleyle, siyasi hilebazlık oluyor.
2021 yılında, halen kuyulardan su çekerek yaşam sürdüren, meyve sebze üretmeye çalışan, tarıma elverişsiz arazilerini bölüp gençlerine ev bile yapamayan eski köylerle ilgilenen varsa bir açıklama yazsın da görelim. Açıklama derken; yapılan hizmeti yazsın demek istiyorum. Bu bölge bize oy vermedi geri dursun, şu bölgeden oy verdiler hizmette önceliği olsun şeklindeki kısır düşünceler devam ediyor galiba.
Kenti geliştirmekle, yeni yerleşimlere yol, kaldırım, park, yapmakla övünen yetkililere bir söz söyleyelim; KÖYLÜ MÜTHİŞ TEPKİLİ. Yakında sebze meyve yerine betonları kemirmemek için kırsal yerleşim bölgelerini geliştirmek ve planlamalar yapmak için çalışmalar başlamalı.
Köylü milletin efendisidir sözünü unutmadan ve köylüyü efendice yaşatmak adına çalışılmalı. Yöneticilere seslenerek, 2 yıl sonra yine kırsal kesimde yaşayan vatandaşların önüne sandık konacağını unutmadan tedbirleri alınız derim.
Hoşça kalın, kentliyle köylüyü eşit kılın.