Emekli Diplomat Gürsel Demirok, iktidarın 28 Ekim'de Filistin mitingi yapacak olmasını eleştirerek," miting için başka gün mü kalmadı? 29 Ekim arifesinde düzenlenecek bu mitingin toplumda yaratabileceği gerginliği mitingi planlayanlar hiç dikkate almadı mı?" diyerek isyan etti. Demirok, “Türkiye, 7 Ekim Hamas saldırısının yol açtığı krizin başlangıcında dengeli bir tutum izleyeceği mesajını verdi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın garantörlük kurumunun devreye girmesini öngören teklifi olumlu bir adımdır. Son günlerdeki ‘hamaset’ kokan çıkışlara gerek olmadığını düşünüyorum. Devletimizin dengeli, diyalog kapılarını açık tutan politikasını sürdürmesi beklenir” diyerek uyarılarını sıraladı.
“ATATÜRK’ÜN KEMİKLERİ SIZLIYOR”
“Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı insanlarımız zoraki kutlamalar değil, 100 yıllık Cumhuriyet’in anlam ve önemine uygun kutlamalar beklemekte” diyen Emekli Diplomat Gürsel Demirok, “Bizim vergilerimizle iş başında olanlar Cumhuriyet Bayramını kutlamak zorundadırlar. Onlara iktidar olma şansını veren de bu Demokratik Cumhuriyet’tir. Aksi takdirde çoğu bugün oturdukları koltukları rüyalarında dahi göremeyeceklerdi. 100. yılın kutlanmasının zorunluluk olduğunu ifade eden vatandaşlarımız bu vatana borçlular. Atatürk’ün kemikleri sızlıyordur, biz kimler için kurtardık bu vatanı ve ne için Cumhuriyet’i ilan ettik" diyerek Cumhuriyet’e sahip çıkılması gerektiğini aktardı.
“CUMHURİYET’İN KIYMAETİNİ BİLELİM”
İnsanlarımızdaki bu duyarlılığın iktidar tarafından yeterince değerlendirilmediğinin gözlendiğini belirten Demirok şunları söyledi "100 üncü Yılda şunları unutmayalım 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğundan sonra , Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasıyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti, halk iradesine dayanan bir devlet rejimini benimsedi. Cumhuriyet, milletimizi sadece üniter bir devlete kavuşturmakla kalmadı, onu egemenliğin yegane kaynağı haline getirerek siyasal bir kimliğe de sahip kıldı. Etkin vatandaş toplumuna geçişin anlamı budur. Avrupa’da nasyonel sosyalizmin ve faşizmin ayak seslerinin duyulmaya başladığı bir dönemde, Türkiye’de sadece bir rejim değişikliği yapılmadı. Yeni bir devlet kuruldu. Millet iradesinin meşruiyetin yegane kaynağı haline getirmesiyle devletin varlık nedeni değişti. Devlet tam manasıyla halkın devleti hüviyetini kazandı. Atatürk’ün dediği gibi, Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyetin kıymetini bilelim, savunalım, koruyalım. Kurucu iradeyi minnetle, saygıyla, sevgiyle analım" dedi.