Türkiye’nin en önemli ekonomistleri arasında yer alan Dr.
Mahfi Eğilmez, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nda (ATSO) faaliyet gösteren
Antalya Avrupa Birliği Bilgi Merkezi 2019 yılı bölgesel etkinlikleri
kapsamında, Avrupa Birliği ve Türkiye Ekonomisi’ni değerlendirdi. Akra Barut
Otel’de düzenlenen toplantıya Antalya’daki meslek odaları başkanlarının yanı
sıra birçok firmanın üst düzey yetkilisi büyük ilgi gösterdi. Toplantının
açılış konuşmasını yapan ATSO Başkanı Davut Çetin, ekonomide eksi büyüme ve enflasyonun
yaşandığı zor bir dönemde olduğumuzu hatırlattı ve 2019 yılının nasıl devam
edeceğinin dünya ekonomisindeki gelişmelere de çok bağlı olduğunu söyledi. Dünya
ekonomisinde yavaşlama olmasına rağmen dijital devrimin hızlanarak geliştiğini
vurgulayan Çetin, dünyada 5G teknolojisine hakimiyet kavgasının yaşandığını
kaydetti.
PATLICAN VE BİBERE
TAKILDIK
Ülke olarak dijital dönüşüm, eğitim reformu ve yapısal
reformların konuşulması gereken ortamda patlıcan ve biber fiyatlarının gündeme
oturduğunu hatırlatan, Çetin şöyle konuştu: “Türkiye sağlıklı bir ekonomik
büyüme ve ihracat performansı için dijital dönüşümü gerçekleştirmesi gerekiyor.
Biz Antalya 4.0 projemizle Antalya’da bu sürece katkı yapmaya çalışıyoruz.
Herkesin, çalışanların ve özellikle gençlerimizin dijital yetkinlik kazanması
hayati bir konu haline gelmiştir. Ülke olarak dijital dönüşüm, eğitim reformu,
yapısal reformları konuşmamız gerekirken biz patlıcan, biber fiyatlarına
takıldık. Bu mevsimde patlıcan ve biber demek Antalya tarımı demek olduğu için
şunu belirtmek isterim. Enflasyon sepetinde kuru soğan ve patatesle birlikte
sebzelerin payı yüzde 3’dür. Bütün sebzelerin fiyatı yüzde 100 artsa, enflasyon
yüzde 3 artar.”
SORUNLARA DOĞRU
TEŞHİS KONULMALI
“Demek ki, yüzde 20 oranındaki enflasyonun nedeni Antalya
Toptancı Hali değildir. Toptancı Haller enflasyon yüzde 7 olduğu zaman da
vardı. Bu nedenle sorunu girdi maliyetleri, lojistik maliyetleri ve piyasa
dengesinde aramak gerekir. Sorunlara
doğru teşhis konulması ekonomide güven sağlanmasının temel koşuludur. Döviz
mevduatlarındaki artış ekonomide halen bir güven sorunu olduğunu
göstermektedir. Eylül ayından bu yana şahıs ve şirketlerin döviz mevduatı 17
milyar dolar artmıştır. Son bir ayda Türk Lirasından dövize geçiş 6 milyar
dolardır.”
ULUSAL UZLAŞMA
ŞART
Cumhuriyetin 100. yılı için ulusal uzlaşmayla yeni
hedefler koyulması gerektiğine vurgu yapan Çetin, “Ekonomide son dönemde
çoğunlukla kredi yapılandırma ve vergi indirimi önlemleri alınmıştır. Bu
önlemlerin Türk Lirasına güveni sağlamaya yetmediği anlaşılmaktadır. Güven
tesisi için en önemli husus ekonomide finansman sorununa çözüm bulunmasıdır.
Ekonominin canlanması için hem döviz girişine hem de daha fazla krediye
ihtiyacımız var. Şu anda kredi hacmi artmamakta, hatta reel olarak
azalmaktadır. Sonuç olarak, yapısal reformlar, tasarrufların artması,
enflasyonun düşürülmesi, Merkez Bankası’nın kararlı durabilmesi, vergi reformu,
dijital dönüşüm, eğitim reformu, hukuk reformu alanlarında kapsamlı bir
programın uygulanması gereklidir. Devamlı olarak diyoruz ki; Cumhuriyetimizin
100. yılı için ulusal uzlaşmayla yeni hedefler koymalıyız. Demokrasi, hukuk,
eğitim reformlarıyla mutlaka bir sıçrama gerçekleştirmeliyiz” diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN PAYI
YÜZDE 1.07
Dr. Mahfi Eğilmez ise yaptığı konuşmada Avrupa Birliği ve
Türkiye Ekonomisi’ni değerlendirdi. Eğilmez, aynı zamanda dünyanın ekonomik
görünümü ve Türkiye’de nelerin değiştiği ve nereye gittiğiyle ilgili görüşlerini
paylaştı. 2017 yılında bütün dünyanın ürettiği malların piyasa fiyatı cinsinden
değerinin 80 trilyon dolar olduğunu ifade eden Eğilmez, “Bunun yüzde 24’ünü
Amerika’ya ait ve aşağı yukarı dörtte birine tekabül ediyor. Dünya üretiminin
önemli bir bölümünü de Avrupa ve Uzak Doğu yapıyor. Türkiye’de de bu üretimini
yüzde 1.07’si yapılıyor. Kötü bir pay değil, bana göre iyi bir pay. Yani
Türkiye’nin bir yılık üretimi 85 milyar dolar” diye konuştu. Kubilay
ELDEMİRCİ