ANTGİAD Başkanı Osman Sert, “Bilim insanları Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu tam bir konsensüs ile kabul etmektedirler. Kahramanmaraş merkezli olarak yaşadığımız ve 10 ilimizi etkileyen bu deprem, ülkemizin yaşadığı ne ilk ne de son deprem olacaktır. Nitekim bilim dünyası tam bir fikir birliğiyle önümüzdeki süreçte İstanbul’da da benzer büyüklükte bir deprem olacağını belirtmektedirler. Ülkemizin son dönemde yaşadığı felaketlerde yaşanan süreçler, afet yönetimi konusunda daha fazla yol almamız gerektiğini göstermektedir. Halkımız her felakette elindeki tüm imkanlarla afet bölgelerine destek olma çabasındayken, yardımların, ihtiyaç malzemelerinin olması gerektiği gibi muhataplarına ulaştırılmasında sorunlar olduğu açıktır. Lojistik yönetimi konusu özel sektör firmalarıyla (kargo, perakende firmaları vb.) istişare edilerek AFAD bünyesinde tamamen bu konuda uzmanlaşmış bir birim oluşturulmalıdır. Lojistik yönetiminin cep telefonu uygulamalarıyla halkın da ulaşabileceği, talepleri online görebileceği bir yapıda olması gerekmektedir. Halihazırda AFAD’ın web sayfası bürokratik bir Bakanlık sayfası gibidir. Bu yapı değişmeli, online uygulamalarla, daha hızlı ve halkın genelince kolay kullanılabilecek, yine online bağış hesap takipleriyle halkı içine alan, güven veren bir yapıya dönüştürülmelidir. Özellikle yardım süreçlerinin şeffaf yürütülmesi halkımızın desteğinin artırılması noktasında büyük öneme sahiptir. AFAD sivil toplum yapılarını dışlayan değil destekleyen bir yapıda olmalıdır. Özellikle deprem gibi afetlerde yerel kurumların, gönüllü organizasyonların aksiyon alma sürelerinin kısa olmasının ne kadar önemli olduğu görülmüştür. Diğer taraftan iletişim sorunları hemen her felakette gündeme oturmaktadır. Bu sorunun aşılabilmesi için GSM operatörleri ile AR-GE çalışmaları yürütülmeli, gerekirse fon sağlanarak acil durumlarda kullanılabilecek bir yapı oluşturulmalıdır” diye konuştu.
“GENÇLER EĞİTİMDEN UZAKLAŞMAMALI”
Başkan Osman Sert, “Bilindiği üzere Antalya ekonomisinin lokomotifi turizm ve tarım sektörleridir. Küresel iklim değişikliğinin en fazla etkileyeceği sektörlerin başında da bu iki sektör yer almaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte Antalya için en büyük risk budur. İklim değişikliğine dirençli modellerinin Antalya’nın tüm dinamikleri ile ele alınması gerektiği açıktır. Diğer taraftan Antalya’nın akciğerleri olan ormanlarımızın büyük bir kısmını da geçtiğimiz süreçte kaybetmiş olmanın üzüntüsünü yaşıyoruz. O süreçte de iyi bir afet yönetimi örneği gösterilemediği açıktır. Devletimizin çok kısa bir sürede yangın mağdurlarının evlerini teslim etmesi en büyük tesellimizdir. Ancak önümüzdeki süreçte yangın riski artarak devam edecektir. Her ne kadar aradan 2 yıl geçse de Manavgat yangınında yaşanan sorunların olası yeni bir felakette yeniden yaşanmaması için geniş katılımlı bir durum değerlendirme toplantısı yapılmalı ve afet yönetimi senaryoları masaya yatırılmalıdır. Deprem ise Antalya kamuoyunun konuşmaktan adeta çekindiği, halı altına süpürmeyi tercih ettiği bir konudur. Bilindiği üzere Antalya il merkezi 2. derece deprem bölgesindedir. Antalya’nın batı kesimleri ise 1. ve 2. derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Antalya yapı stoğunun önemli bir kısmının eski olmasına zayıf zemin yoğunluğu da eklendiğinde, ilimizdeki deprem farkındalığının olması gereken düzeyde olmadığı görülmektedir. ANTGİAD olarak deprem mastır planı ihtiyacını geçen yıl düzenlediğimiz bir çalıştay ile kent gündemine taşısak da maalesef olması gereken ilerlemenin sağlanamadığını görüyoruz. Antalya’nın bir an önce bu riskleri göz önüne alıp ciddi bir kentsel dönüşüm planlaması yapması gerektiğini düşünüyoruz. Son olarak eğitim vazgeçilmez bir gerekliliktir. Pandemi döneminde tecrübe edildiği üzere şimdi tekrar Üniversitelerin uzaktan eğitim ve öğretime dönmesi gençliğimizin geleceğini olumsuz olarak etkileyecektir. En zor koşullarda bile gençlerimiz eğitimden uzaklaştırılmamalı, aynı zamanda vatandaşlarımıza ilk yardım ve afet sırasında yapacaklarına dair eğitimler verilmelidir” dedi.
HABER MERKEZİ