Türkiye’de gazetecilere yönelik baskılar hızla artarken, basın özgürlüğü üzerindeki tehditler kamuoyunda ciddi endişelere yol açıyor. Gazeteci Furkan Karabay’ın görev başında tutuklanması, Amberin Zaman’ın sosyal medya hesabına erişim engeli getirilmesi ve Hilal Köylü’ye siyasi bir lider tarafından “mesleği bırak” uyarısında bulunulması, toplumda derin bir yankı uyandırdı. Medya Dayanışma Grubu , gazetecilerin sadece mesleklerini icra ettikleri için hedef alınmalarına karşı tepki gösterdi.

“Haber Alma Hakkı Kısıtlanamaz”

Medya Dayanışma Grubu tarafından yapılan açıklamada, son dönemde gazetecilere uygulanan baskının toplumun haber alma hakkını ihlal ettiği vurgulandı. TGC, bu baskıların yalnızca basın mensuplarının değil, tüm toplumun ifade özgürlüğüne karşı tehdit oluşturduğunu belirtti. Açıklamada, “Anayasa’nın 26. maddesi, her bireyin özgürce düşüncelerini ifade etme ve yayma hakkına sahip olduğunu güvence altına alır. Ancak anayasal bir hak olan ifade özgürlüğü, giderek daha fazla baskı altına alınmakta, gazeteciler hukuki güvenceden yoksun bırakılmaktadır. Hukuk devletinde suç ve ceza kanunla öngörülebilir olmalı; gazetecilik mesleği, suçluları koruma aracı değil, kamuoyunu bilgilendirme ve hakikati ortaya çıkarma görevidir. Meslektaşlarımız, sadece görevlerini yaptıkları için suçlu ilan edilemez" ifadelerini kullandı.

Antalya - St.Petersburg  seferinde arıza Antalya - St.Petersburg seferinde arıza

“Etki Ajanlığı” Düzenlemesi Tehlike Oluşturuyor

TBMM gündeminde olan “etki ajanlığı” yasası, gazetecilik faaliyetlerini tehlikeye atan bir başka faktör olarak öne çıkıyor. Hukukçuların Anayasa’ya aykırı olarak değerlendirdiği bu düzenleme, gazetecilere yönelik baskıları daha da artırma riski taşıdığını ifade eden Medya Dayanışma Grubu, “Öte yandan TBMM gündeminde olan ve hukukçular tarafından Anayasa’ya aykırılığı dile getirilen “etki ajanlığı” düzenlemesi, ifade ve basın özgürlüğüne yönelik bir başka tehdit olarak karşımızdadır. Bu düzenleme, gazetecilik mesleğini adeta kriminalize ederek, gazetecileri “casusluk” ve “devlet güvenliğine tehdit” gibi soyut ve belirsiz suçlamalarla hedef alacaktır. Ekonomi, kamu sağlığı, savunma, teknoloji ve kamu düzeni gibi birçok konuda yapılan haberlerin, bu yasayla “suç” kapsamında değerlendirileceğine dair endişelerimiz büyüktür” dedi.

"Endişelerimiz Büyüktür"

Söz konusu düzenlemenin gazetecilerin üzerinde daha fazla baskı yaratacağına ve mesleklerinin kriminalize edilmesine yol açacağına dikkat çeken Medya Dayanışma Grubu “TBMM gündeminde olan ve hukukçular tarafından Anayasa’ya aykırılığı dile getirilen “etki ajanlığı” düzenlemesi, ifade ve basın özgürlüğüne yönelik bir başka tehdit olarak karşımızdadır. Bu düzenleme, gazetecilik mesleğini adeta kriminalize ederek, gazetecileri “casusluk” ve “devlet güvenliğine tehdit” gibi soyut ve belirsiz suçlamalarla hedef alacaktır. Ekonomi, kamu sağlığı, savunma, teknoloji ve kamu düzeni gibi birçok konuda yapılan haberlerin, bu yasayla “suç” kapsamında değerlendirileceğine dair endişelerimiz büyüktür” ifadelerini kullandı.

Gazetecilik Suç Değildir

Medya Dayanışma Grubu’nun ortak görüşünde, gazeteciliğin suç olmadığının altı çizildi. İfade ve basın özgürlüğüne yönelik engellemelerin, demokrasinin temel değerleriyle bağdaşmadığı ifade edilerek, “Gazetecilik suç değildir. Halkın haber alma hakkı, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne olan inancımızla korumamız gereken temel değerlerdendir. Bu nedenle, basın özgürlüğünü kısıtlayıcı yasal düzenlemelerden ve gazetecilere yönelik baskıcı uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir.” şeklinde konuştu.

Medya Dayanışma Grubu'ndan Ortak Çağrı

Medya Dayanışma Grubu üyeleri, Türkiye’de basın özgürlüğünün korunması ve gazetecilere yönelik baskıcı uygulamalardan vazgeçilmesi yönünde ortak bir çağrı yaptı. Grubun açıklamasında, demokrasinin temel taşlarından olan ifade özgürlüğü ve halkın haber alma hakkının korunması gerektiği belirtildi. Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve diğer medya kuruluşlarının yer aldığı Medya Dayanışma Grubu, gazetecilerin yalnızca mesleklerini yaptıkları için suçlu ilan edilmemesi gerektiğini savundu.

Muhabir: Necdet Görkem SUCU