BYEGM’ den 1992 yılında da “Yerel Haber” dalında, rahmetli Hacet Traş’ın el tezgahında ürettiği kabak kemanelerin öyküsü ile ödül almıştım. Bu yıl ki ödül töreni için davet aldığımda oldukça heyecanlanmıştım.

Çünkü tören, Kars Sarıkamış’ta yapılacaktı. O zamanki tören Kızılay tarafında 3. sınıf bir otelin lobisinde kuru pastalı- gazozlu bi seremonide gerçekleşmiş, “yetkili” olarak ta müsteşar katılmıştı. Şimdi programın içeriği tam olarak verilemiyordu “ama olsun”du. Keşif ekibinin Van gezisine katılamayan ben, sadece 2 hafta sonra Kars’a gidecektim.

Olgun Matur’u arayıp, “Bizimantalya adını Sarıkamış’a taşıyorum” dedim. Bir kez daha tebrik etti. Israrla karşı çıkmama rağmen, kolunda serum takılı Acil Servis’ten koordineyi sağlayıp aracı yolladı. “Erkencilik” takıntım var, havalimanına olmam gereken saatten önce vardım. Dünyanın gözünü Antalya’ya çeviren “Yüz Nakli” haberinin ilkini yerel medyada kullanarak “yerele öncelik” açısından ödül alan Manavgatlı meslektaşım Hakan’ı aradım. Hakan mı? “Olayı ülke ve dünya gündemine taşınmadan önce Manavgat’taki yerel gazetede ele aldığı "Yüz Nakli İçin Umutlu Bekleyiş" haberi ile birinci olan kişi. Sonraki yıllarda kendisini elim bir trafik kazasında kaybettik.

Uçuşa geçtik. Cam kenarındayım. Fotoğraf makinemle, Belek sahilindeki çamların golf alanına, hemen ardındaki tarım alanlarının yazlık konuta çevrildiği gösteren fotoğrafı çektim. Serik ilçe merkezini ilk kez kuşbakışı gördüm. İç Anadolu’ya doğru süzüldükçe sararan tarlaların “kamuflaj” görüntülerini, bulutların gölgelerini çektim.

Hakan ile anlaştık. Fotoğraflar benden, yazı Hakan’dan… Çünkü ben fotoğraf ödülü almaya gidiyorum, Hakan Haber. Esenboğa’dan aktarılırken yine cam kenarındayım. Yok tesadüf değil, bilinçli olarak aldık. Gerçi kanat arkasıydı ama yine de iyiydi. Fotoğraf çekmediğim anlarda makinenin ekranından Hakan’a aşağıyı gösteriyordum. İç Anadolu’nun Bozkır ikliminden yavaşça yeşile ulaştık, sonrasında Karadeniz.

Kıyı boyunun üzerinden doğuya doğru ilerledikçe yeşilin tonu değişti, dağlar yükseldi, akarsular daha bi öne çıktı. Önce yükseklerde küçük lekeler halindeki kar birazdan daha yoğun hal aldı, “Kaçkarlar” dedi biri. Kars semalarında alçalmaya başladığımızda uçağın beton zemine değil, renk cümbüşü içinde bir tarlaya ineceğini sanmaya başladım.

Ödül almak için Türkiye’nin değişik illerinden gelen bir minibüs dolusu insan havalimanına yaklaşık 60 km mesafedeki Sarıkamış’a doğru uzanırken özellikle bayan meslektaşlarımızın parmakları telefon tuşlarında gezinmeye başlamıştı. Ben mi? “Son dönemde belki de Expo hatırına yapılan peyzaj çalışmaları hoşuma gidiyor. Ama işin doğrusu hepsini unutun. Bu kadar cömert bir renk cümbüşünü refüje serpiştiren Rabbim bizim memleketteki belediyeleri neden peşinen mahkum etti ki?” diyerek fotoğraf çekmeye çalışıyorum.

Otele vardığımızda akşam saatiydi. Buluşmanın önemine ancak orada gördüklerimiz ve yaşadıklarımızla ayıkabildik. BYEGM, burada sadece bir ödül töreni düzenlemiyordu. Tamam, aynı zamanda kuruluş yıldönümü de kutluyordu. Hayır, Yerel ve Bölgesel Medya Buluşması’nı “Bölge Ülkeler” boyutuna taşımıştı. Etkinlik 500 kişiyi kapsıyor, bunların içinde sadece bizim değil, Almanya, Fransa, Gürcistan, Azerbaycan, Nahçıvan, İran, Irak ve Rusya'dan gibi ülkelerin bakanları filanda katılıyordu.

Resepsiyon ana baba günü. Eee normal. Örneğin ben 6 saattir “yolcu” psikozundayım, bi an evvel çıkmak istiyorum. Odalar ikişer kişilikmiş. Bi ilimizden gelen arkadaşlar, horladığını bildikleri arkadaşlarını başkasına paslıyor, bir diğeri, “Ben tanımadığım kişiyle aynı odayı niye paylaşayım? diye soruyordu.

Odayı kimle paylaşacağımı hiç merak etmedim. Anahtar alıp çıktım. Oda arkadaşım benden önce gelmiş, yatağını seçmiş, eşyalarını bırakmış çıkmış. Akşam yemeğinden sonra yatmak için çıktım, benden sonra geldi. Tanıştık, Bursa Şehrengiz dergisinden Rıza Ertekin. “Türkçe’nin doğru kullanımı” dalında ödülünü almaya gelmiş. Siz Bursa’nın nesini seversiniz bilemem ama ben insanların kullandığı dili severim. Mesela Neşe’nin eşine ısrarla “Abdullah” diye seslenmesi “Apo” tembelliğine kaçmaması da dile verilen önemdir.