KAYNAK: NİZAMETTİN ÖZMEN
İzmir otogarından dolmuşla gittiğim Aliağa'ya bu kez İzban'la gidiyorum. Bu arada tabii Aliağa'da o gelişimin ardından 2014 yılı nisan ayına kadar 6 aydan fazlaca bir süre kaldım. Akabinde defalarca gidip geldim. Son 5 yıldır gitmemiştim ki bunun iki yılı zaten pandemide geçmişti.
Aslında İzmir'e kitap fuarına gitmiştim ama Aliağa'daki dostların baskısı vardı, uğramadan gelemeyecektim. Aliağa'da banliyö istasyonunda beni Faruk kardeşim karşıladı. Küçük bir Aliağa turu yaptırdı. Küçük derken Aliağa’nın içinden geçip Şakran'a kadar gittik. Şakran’da her ne kadar gazeteci abimiz Erol Özobut ve sevgili Rukiye'yi göremezsek de, Poyraz kafede bir kahve içemesek de, bizim Hala’nın balıkçı tezgahı minibüs yolda duruyor. Kendisi zaten hastalanmıştı ben oradayken, artık uğramıyordu tezgâha. Ama tezgahının işlediğini görmek güzeldi, orada o lezzetin yaşadığını bilmek güzeldi gerçekten. Yolu düşenler için şunu söyleyebiliriz; “Eminönü'nde balık ekmek artık bana göre bitmiştir. Ama Şakran'daki balık ekmek de efsane yeni başlıyor.”
Faruk kardeşimle şehri turlarken, Aliağa Belediye Başkanı sevgili kardeşim Serkan Acar'la haberleşmiştik. Onunla da görüşecektik, kahve içecektik ama bir belediye başkanının öyle he deyince bir program yapamadığını da biliyoruz.
Gün içinde üç kere telefonlaşmamıza rağmen bir araya gelemedik. Çünkü kıyması gereken nikah vardı, gitmesi gereken cenaze vardı. Tabii bunlar bizim aramızda sorun değildi. Olan kitap fuarına oldu. Bu arada İzmir Tarım İl Müdürü sevgili dostumuz Mustafa Özen de ”Aliağa'ya gitmişken kal.
Biz seninle her halükarda fuarı birlikte gezeriz” demişti, tamam olmadı işte. Mali müşavir abimiz Yalvaçlı Halil Kucur, sosyal medyadan paylaşımı görünce “görüşmeden gitme” dedi ama ona da “yarın” dedik.
Bütün planı cumaya yapıp İzmir'e döndük. Gece 23.00, Serkan başkanım mesaj attı. “Abi sabah 9.00'da Antalya'ya yola çıkıyoruz.” Bizim Titreyengöl’de Sueno Otel var. Milliyetçi Hareket Partisi yıllardır toplantılarını orada yapar.
Başkan Serkan Acar oraya toplantıya gelecekmiş. “Tamam” dedik. Bu arada telefonumdan da bilmediğim bir numara aradı. İzmir'den Ülkü Ocakları eski Başkanı Süleyman Bozkurt kardeşimmiş. Onunla da konuşup sabah için buluşma noktası tespit ettik. Sabah 10 gibi yola çıktık. Bu arada Aliağa'daki özellikle benim görmediğim son 5 yılı konuştuk.
Neler olup neler bittiğini, işte 10 yılın muhasebesini yaptık. 10 yıl önce insanlara neler vaat etmiştik, bunların nelerini yapabildik, artısı nedir eksisi nedir?
İşte belediyenin bütçesindeki büyümeyi Örneğin Aliağa'daki seçmen sayısı %50 artmış, artık nüfusu siz düşünün. Şimdi Aliağa'ya giderken kafamda bir şey vardı. Klasiktir ya değişim fotoğrafları çekmek. Öyle bir düşüncem vardı. Şimdi Faruk sağ olsun istediğim yere beni götürecek de ben hangi değişimi fotoğraflayacağıma karar veremedim.
Çünkü bir 2013 yılının Ekim ayında benim çektiğim Aliağa fotoğrafları vardı. Onun üzerinden değişimi koymak vardı ama bir de 5 yıl önce benim çektiğim fotoğraflardaki Aliağa değişimi vardı. 5 yılda da ciddi değişim yaşanmış.
Fotoğrafları seçerken başkanının fotoğrafı da dahil yeni fotoğraf yerine eski fotoğrafları kullanmayı düşündüm. Çünkü eski fotoğraflarda Aliağa'dakilerin hafızalarını canlandırır.
“Aliağa'yı bilen dostlarımın hafızalarını canlandırır” diye düşündüm. “Yenileri zaten görüyoruz, görüyorlar” dedim, öyle bir yola çıktım. Bana göre keyifli bir yolculuk oldu.