Çocukluğumda Ankara’nın Bit Pazarı vardı. Antika düşkünlerinin uğrak mekanı olan Bit Pazarı, aslında garibanın da giyinme adresiydi. Giyinme bütçesi yok denecek kadar az olan yurttaş oradan alırdı, giyimini. Ama sadece giyim de yoktu. Elektrikli eşyadan mutfak gerekçelerine herşey bulunurdu…
Şimdi Antalya’da
görüyorum 30-35 yıl sonra. Pazarlarda, kaldırımlarda ikini el kıyafet satılıyor.
Tabak, kaşık, bardak vs bile ikinci elden alınıyor…
Hem de Türkiye’nin gözbebeği bir büyükşehirin en büyük
ilçelerinde yaşanıyor bu manzara. Muratpaşa’da da var, Kepez’de de,
Konyaaltı’nda da…
Utana sıkıla yurttaş ihtiyacını karşılıyor…
Hoş sadece giyim
değil ki sorun. Gıdaya erişemiyor yurttaş. Pazar döküntülerinden yiyecek
sebze-meyve seçiyor, yurttaş…
Öte tarafta birileri kesesini dolduruyor…
Oysa söz verilmişti,
yolsuzluk ve yoksulluk bitecek diye…
Bitmek bir yana, derinleşti yoksulluk. Artıyor, günden güne…
İşte 25-50 kuruş için
halk ekmek büfelerinde oluşan kuyruk boşuna değil. Ya da zam öncesi
istasyonlarında akaryakıt kuyruğuna girilmesi…
“Halbuki kuyruk sol iktidarların beceriksizliği” söylemiyle
gelmişlerdi…
Ama ne oldu…
En büyük kuyruklar
oluştu ama bitmeyen kuyruklar…
Siyasi istikrarsızlığı ekonomiyi de alt üst etti. ‘Dış
güçler’in yaptığı operasyonla güya alt üst olan ekonomi ‘iç güçler’in
operasyonuyla güya durdu…
Akıllara zarar günlerden geçiyoruz maalesef. Olan da gariban
yurttaşa oluyor…
Lale Devri gibi güzel ülkem…
Kaynaklar hovardaca kullanılıyor…
Yurttaş aç…
Ekonomi çökmüş…
Oysa çözüm kolay.
Üreten Türkiye’ye dönmek. Gereksiz, yersiz, peşkeş çekilen kaynaklarımızı kamu
eliyle yönetmek…
Üretmek, yerli
sermayeyi teşvik etmek ama yabancılara satışa artık bir son getirmek…
Sadece topraklarımız değil, farkında mısınız bilmem
şirketlerimiz de yabancılara satıldı…
Satmadık bir şey bırakmamaya kararlı anlayışa karşı
sanıyorum sandıkta bir cevap gelecek…