14 Mayıs’a doğru dolu dizgin koşuyoruz. Heyecan dorukta. Vaatler havada uçuşuyor. Beklentiler havada uçuşuyor. Vaatlerle, beklentiler adeta birbirleriyle yarış halindeler. Bu keşmekeşte masaya yatırılmadık, pazarlığı yapılmadık vaat kalmıyor. Kadınların yüz yıllık kazanımlarına göz dikenler var. Kadınlar, siyasette eşit temsil için mücadele verirken, birileri kadınları eve kapatma uğraşında. Bu seçimler bu açıdan kadınlar için yaşamsal öneme sahip. Kadının insan haklarına saygı duymayanlara karşı kadınların dik durmaları gerekiyor.
İstanbul Sözleşmesinden bir gece ansızın geri çekilen Cumhurbaşkanı ve AKP Başkanı Erdoğan’ın bu kararının nedenini Akkadınlar dahi anlamamışlar, bir anlam verememişlerdi. Ancak “bir bildiği vardır” diye düşünüp, seslerini çıkaramamışlardı. Beştepe’ye sadık taylarda bu hukuksuz karara tepki gösterememişlerdi. Cumhuriyet Kadınları ise dik durmuş, büyük direniş göstermişlerdi bu karara karşı. Cumhuriyet Kadınlarının bu direnişine önem veren 13. Cumhurbaşkanı adayı CHP Başkanı Kılıçdaroğlu ve ortakları, iktidara gelince Sözleşmeyi tekrar yürürlüğe koyacaklarını vaat ediyorlar. Bir tarafta, oy uğruna kadının yüz yıllık kazanımlarını aşındırmak amacıyla ortaklarıyla pazarlığa girişen tek adam rejimi var, diğer tarafta kadın hakları ve güçlü parlamentoda kadına daha geniş temsil için çalışanlar var. “Kadınlar bu seçimde ya esaretten ya da özgürlükten yana oy kullanacak” diyor CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıkaya.
Kadın dediklerimiz analarımız, bacılarımız, karılarımız, kızlarımız, bağrımıza bastığımız güzeller güzeli torunlarımız. Tek adam rejimi, sarı saçlı mavi gözlü adamın onlara yıllar önce tanıdığı kimi hakları budama hesabı yapıyor oy uğruna. Tek adamın “ sürtükler” dediği kadınlar haklarını kaybetmemek için mücadele veriyor. İleriye yürüyüşlerini engelleyenlere karşı direniyorlar. “Sarı saçlım mavi gözlüm neredesin?” türküsü dudaklarında. “Sarı saçlım mavi gözlüm” ve “ Türk kadınları hakkında Almanların ne düşündüklerine ilişkin bir anımı bu vesileyle paylaşayım:
Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı Veliahtı Vahdettin ile birlikte 1917’de Almanya’yı ziyaret etmişti. Türk heyeti bu ziyarette o tarihte Bad Kreuznach’da Alman Karargâhı olan Parkhotel’de Alman İmparatoru II. Wilhelm ile görüşmeler bulunmuştu. Bad Kreuznach Mainz Başkonsolosluğumuz görev bölgesi içinde yer alan şirin bir şehir. Bu ziyaretten 80 yıl sonra Başkonsolos olarak başlattığım girişimlerle 23 Nisan 1997’de düzenlenen bir törenle otelin girişine bir yazıt kondu ve otelin tarihi salonlarından birine “Atatürk” adı verildi. Törende konuşan Otel sahibesi Monica Loncar, “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözünün Atatürk’ün dünya görüşünü yansıttığını ifade ile kadınlarla erkekler arasında eşitliğin sağlanmasının Atatürk’ün başlıca hedefleri arasında yer aldığını vurgulamıştı. Loncar “ Atatürk, her zaman kadının erkeklerle eş değerde ve eşit haklara sahip olduğunu ve ailenin temelini ve çocukların eğitimini üstlendiğini vurgulardı” şeklinde konuşmuştu. Atatürk’ün yaşam ve devrimlerinin tarihi fotoğraflarla yansıtıldığı Atatürk Salonu’nu gezen Juliette Möhring isimli genç bir Alman bayan da Salon’daki Özel Deftere şunları yazmıştı: “ Hayatımda hiçbir fotoğraf beni, dünyada ilk kez oy hakkı kazanan kadınlar olan Türk kadınlarının seçim sandığı önündeki fotoğrafı (1935) kadar etkilemedi. Umarım Alman düşünce yapısı bu tarihi olayı örnek alır ve ben de Türk kadınlarından bir şeyler öğrenebilirim.”..
Cumhuriyetin yüzüncü kuruluş yılında, Atatürk’ün kıymetini bilmeyenlere ve kadının yüz yıllık kazanımlarına budamaya çalışanlara bir bakın, bir de Alman kadınlarının, Atatürk’e ve Türk kadınına bakışına bakın. Cumhuriyet Kadınları yüz yıllık kazanımlarını savunma mücadelesi veriyorlar, Atatürk’ü saygı, sevgiyle ve minnetle anarak. Cumhuriyet Kadınları, Cumhuriyetin kurucu değerlerini, demokrasiyi koruma mücadelesi veriyorlar. Karar mekanizmalarında eşit temsil istiyorlar. CHP Antalya aday adayı Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği üyesi Songül Başkaya gibi, bastırdıkları tanıtım afişlerinde “Eşit Temsil” taleplerini öne çıkarıyorlar. Demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü mecliste savunmak için. Uygarlık göstergesi olan kadının insan haklarını, özgürlüğünü yüce mecliste savunmak için. Kadına karşı şiddete karşı mecliste güçlü mücadele verebilmek için eşit temsil istiyorlar. Ekonomik, sosyal vs. sorunlardan bunalan kadınların meclisteki sesi olmayı, erkeklerle dayanışma halinde özgür bir Türkiye’yi yeniden inşa etmeyi amaçlıyorlar.
Türkiye’nin Cumhuriyetle girdiği modernleşme sürecinin simgeleri Cumhuriyet Kadınları, 14 Mayıs’taki seçimlerin kadınlar için de ülkemizin geleceği için de mutlu sonuçlar vereceğine inanıyorlar. Atatürk’ün öndeliğinde çok güç koşullarda yürütülen ulusal kurtuluş mücadelesinde tarihi bir rol oynayan nenelerimiz Elif kadınların torunları, 14 Mayıs’ta da neneleri gibi tarihi bir rol üstlenmeğe hazırlanıyorlar. Demokrasiyi, özgürlükleri baltalamaya, kazanımlarını ellerinden almaya çalışanlara karşı sandıkta bir ders vermeyi hedefliyorlar. Cumhuriyet Kadınları, “Ülkemize yeniden baharlar gelecek, umutlar bitmeyecek” diyorlar .