Birleşik Emekliler Sendikası Antalya Şubesi, 'Emeklilerin Antalya'da Sosyo-Ekonomik Hayatına Ait Tespit ve Öneriler' adlı raporu hazırlayarak emeklilerin yaşadığı ekonomik mağduriyeti ve sosyal yaşam koşullarını gözler önüne serdi.
Birleşik Emekliler Sendikası Antalya Şube Başkanı Hilmi Kancı tarafından açıklanan raporda; 2024 Emekliler Yılı'nı hayal kırıklığıyla geride bırakan emeklilerin, Türkiye’de ve Antalya’da hak ettikleri ekonomik koşullara ulaşamamanın mağduriyetini 2025’de de yaşamaya devam ettiğine dikkat çekildi.
Emekli Maaşları Geçim Sınırının Altında
Emeklilerin ekonomik problemlerine vurgu yaparak başlayan raporda şu ifadeler kullanıldı:
"Bildiğimiz gibi 2025 yılı Asgari ücreti 22.104 TL , En düşük emekli aylığı (12.500 TL’den,) 14.469 TL’ye çıkarılmış olmasına rağmen Emekliler; çalışan maaşlı ve ücretlilerin çok gerisinde sefalet ücretlerine devam etmektedirler. Mart 2025 ayı sonu itibariyle , 4 kişilik ailenin açlık sınırı 25.720 TL, yine 4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı 78.230 TL’ye ulaşmıştır. Sadece 19 Mart 2025 gününde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na yapılan operasyon sonrası bir günde döviz fiyatları yüzde 11 artmış olup, bu miktar 2025 için emekli maaşlarına yapılan artış oranına denktir. Bir gecede yoksullaşan Türkiye’nin dış borcu da, bir anda 662,5 Milyar TL artarken, ülkemiz ekonomisinin tüm sektörleri, halkımız (işsizler, emeğiyle geçinenler, emeklilerin) daha çok etkilendiği bir gerçektir. Hangi fayda, kazanç sağlanmıştır da halkımızın sırtına bu borç ilave edilmiştir? Kaybeden ülkemiz ve emeklilerimiz iken, kazananlar kimlerdir? Elbette Türkiye’ye dış kredi veren uluslar arası finans kuruluşları, döviz bazında yol, köprü yapan, yolcu, araç geçişi, iş yapan müteahhit firmaları, döviz stoklayanlardır. Sabit ücretle çalışanlar, çiftçi, küçük esnaf ve emeklileri mağduriyet yaşamaya devam ederken, ülkemizin ileriye dönük yılları için borç ipoteği artarak devam edecek, yoksulluğumuz da süreklilik kazanmış olacaktır."
"Emekliler 2025'ten de Umudu Kesti"
İktidarın, emeklilerin sorunlarını çözmekten çok seçim dönemlerinde geçici çözümlerle oy kazanma derdinde olduğu ifade edilen raporda, "Maalesef, bu ‘istikrarsız’ bir ekonomik hayatın, ilk ezileni ve feda edileni emekliler olmaktadır. Emekliler halen 2025’den de umudu kesmiş haldedirler. Siyasiler günlük hayatta emeklilerin adını çokça geçirmekte olmalarına rağmen, gerçekte emekli sorunlarına kulaklarını tıkamış haldedirler. İktidar cephesi, muhtemelen zamanında veya erken yapılacak bir seçimden önce ağızlara bir parmak bal çalmak ile emekli oylarını kendine kanalize edebileceği düşüncesindedir. Bu nedenle sorunlar çözümsüz, ilgi de yetersizdir. Tencerelerde yemekten çok ‘dert kaynadığı’nı topluma bir kez daha haykırıyoruz. İki yıllık sabır, emeklilerin durumlarını iyileştirme beklentisinde boşa geçen kayıp zaman olmuştur. Daha da vahimi, somut adımlar atmak isteyecek iktidarların, ileriki yıllardaki hareket alanı da iyice daralmış olacaktır." denildi.
Raporda, Atatürk'ün 1925'erde emekliler için söylediği sözleri hatırlatan Birleşik Emekliler Sendikası Antalya Şubesi, "Atatürk, 'Bir Milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, O milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken, bütün kuvveti ile çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur.' demiştir. Savaştan yeni çıkmış, viran bir ülkenin sosyal-ekonomik şartlarında söylenen bu söz elbette kıymetlidir. 100 yıl sonra herhangi bir zorlu savaş ortamı da olmadığı halde; emeklilerin maruz kaldığı geçim şartlarındaki ‘fakrü zaruret’ halinin haklı izahı olamaz." ifadelerini kullandı.
Kınadılar
Raporda, "Resmi enflasyon rakamlarında TÜİK’in zorlama istatistik verileri ile daha az maaş-ücret artışı yaptırtma çabalarını şiddetle yadırgıyor ve kınıyoruz. Kamuoyunda emeklilerin hep düşük gelirleriyle gündem olması, emeklilerimizin ‘acınası – fitre verilecek kişiler’ olarak görülmesi, böyle bir imaj oluşturulması - yaşanılan ekonomik zorluk yetmezmiş gibi- ağrımıza giden ayrı bir ağır üzüntü kaynağı olmaktadır." denildi.
Antalya’daki Emekliler Ne Durumda?
Antalya’daki emeklilerin durumunun; iklimi, coğrafyası, doğası, turizmi, tarımı ve sosyal mekanları yönünden bazı bölge ve şehirlere göre kısmen daha avantajlı olduğu raporda yer aldı:
"Ev kiralarında İstanbul, Ankara ve diğer illerimizdeki gibi yüksektir. Antalya’mızda emeklilerin yıllar önce kıyı bandında edindiği bir evi varsa şanslı, yok idiyse iç kesimlerde ve kırsalda ikameti kaçınılmaz zorunluluktur. Yıllarını, gençliğinin en verimli dönemini fikren ve bedenen bu topluma hizmetle geçirmiş, 60 yaş ve üstü emeklilerimize ‘Birleşik Emekliler Sendikası Antalya Şubesi’ olarak, ne kadar hizmet verilirse o derecede seviniyoruz. Emeklilerin haklı sesi olarak; sağlık, huzur, dayanışma, vefa duygusu ile tespitlerimizi kamuoyu-basın, kurumlarımız, halkımız ve emeklilerimizle paylaşmayı, sosyal görev bilinciyle iyileştirici somut öneri ve eleştirilerimizi paylaşmaktayız."
Öncelikli taleplerinin, emeklilerin insanca geçim şartları için yeterli bir gelir düzeyine kavuşmasının acil durum olduğunun belirtilen raporun devamında, "İkincil ve devamı olan talep ve önerilerimiz; tüzel kuruluş olarak Belediyelerimizin, merkezi yönetimin az maaş / ücretle enflasyona ezdirilen emeklilerimizin durumlarına bir nebze de olsa destek-katkı sağlayan uygulamalarıdır. Antalya Büyükşehir Belediyesi ve merkez İlçe Belediyelerinin açtığı ‘Emekli Kahveleri’ günümüzde günlük hayatın gerçeği olmuştur. ‘2024 Emekliler Yılı’ ile emeklilerin çoğunlukla kağıt üzerinde kalan durumlarını iyileştirici uygulamalarından, bugün Emekli Kahveleri ve Toplu Taşıma güncel olanlardır. Osmanlı Döneminde 16. Yüz yıl ikinci yarısında İstanbul Tahtakale ve Üsküdar’da açılan kahvehanelerin günümüze kadar gelen köklü geçmişi, toplum sosyalleşmesine büyük katkısı olmuştur. 'Kırk yıl hatırı var' dediğimiz kahvenin ve kahvehanelerin Antalya merkezde, 'Emekli Kahveleri' olarak yaşatılması yararlı bir uygulama olmaktadır. En yenisi Döşemealtı’nda açılan Emekli Kahveleri, bugün kahve yerine çay servis ediliyor olmasına karşın, halk yararına bir faaliyet olarak vakit geçirme - sosyal ortamda muhabbet- hemşehri buluşma mekanlarıdır. Küçük uygulama dokunuşlarıyla daha işlevli olacakları muhakkaktır. Antalya’mızın çok göç alan bir şehir olması, bugün Emekli Kahveleri’nin doluluk oranlarını arttırmıştır. Genelde erkek egemen olan kahvehanelerin, kadın- erkek birlikte oturabildikleri, daha sosyal mekanlardır. Her ilçemizde açılması, nüfusa göre sayılarının artırılmaları, sadece çay ve sebilden soğuk su hizmeti dışında, kahve, adaçayı gibi ürün çeşidinin arttırılması, personel gideri ve ürün maliyetini karşılayacak şekilde bir fiyatlandırmanın daha iyi olacağı seslendirilen hususlardır. Emeklilerin belli program dahilinde koruyucu hekimlik kapsamında, çeşitli hastalıklara karşı bilgilendirilmesi, mini konserler, müzik ziyafeti verilmesi, kent yönetimi ile ilgili görüş ve önerilerde bulunmalarının sağlanması, hayata bağlanma ve yaşam sevinci kazanmalarına katkı yapacaktır. Kısaca toplumdan dışlanmayan bireyler olmalarına büyük fayda sağlanmış olacaktır." denildi.
Toplu Taşımadaki 1 TL'lik Emekli İndirimine Tepki
Toplu taşımada güncel fiyatlandırmada, emeklilere normal bilete göre sadece 1 TL indirim yapılmasının gerçek anlamda bir 'indirim' sayılmadığını belirterek, "Başlangıçta Belediyelerin toplu taşımada başlattığı ’65 yaş üstü ücretsiz taşıma’ ya hükümet tarafından önce tepki gösterilmiş, sonradan Hükümetin de sahip çıktığı genel uygulama olmuştur. Sendikamızın Antalya’da 65 yaş altı emeklilerden normal ücrete yakın ücret alınmasına itirazı vardır. Aynı şekilde 65 yaş üstüne de tamamen 'ücretsiz taşıma' yerine, yüzde 50 - 60 oranında indirimli ücretle olmasının hakkaniyet oluşturacağı yaygın değerlendirmedir. Emekliler toplumun emek verenleri olarak, hak ettikleri maaş ve ücretleri alabilmelidirler. Enflasyona ezdirilmiş olmanın çaresizliği içinde uzun süre tutulmamalı, indirimli ücretlerle toplumun değer verilen fertleri olarak yaşamanın onuruna kavuşturulmalıdırlar" ifadeleri yer aldı.