İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Suriye politikası, göçmen sorunu, belediye kreşleri ve kadın hakları konularında kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Halk TV'ye konuk olan İmamoğlu, Suriye meselesine dair değerlendirmelerde bulunarak Türkiye’nin dış politikasını eleştirdi. İmamoğlu, “Türkiye’nin anahtar ülke olarak daha güçlü bir duruş sergilemesi gerektiğini” belirtti ve geçmişte yapılan hatalara dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: "Daha önce yaşanan bütün çatışmalardan sonra en büyük bedeli ödeyen ülke Türkiye. Bize göre İstanbul'da 2 milyonun üzerinde Suriyeli var. Suriyelilerin dönmeleri için elimizden geleni yapmalıyız. Bizim anahtar ülke olmamız için çok sağlam bir duruş sergilememiz gerekiyor. Geçmişe dair hataları net olarak görüyorum. Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmeleri konusunda belediyeler de yetki almalı"
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Tarihinin En Kötü Yönetilen Dış Politika Sürecindedir
İmamoğlu, "Türkiye'nin son derece önemli bir sınır güvenliği şartı olmalı. 2011 yılından beri yapılan dış politika sürecimiz ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinin en kötü yönetilen dış politika sürecidir. Bunu özellikle Suriye için söylüyorum. Esed'dı, Esad oldu. Sonra tekrar Esad oldu. Şimdi tekrar Esed oldu. Şam'da Emevi Camii'ne gitmekten bahsedildi burada. Bizim kültürümüzde, bakış açımızda yok. Mustafa Kemal Atatürk'ün o kadar enteresan bir hatırlatması var ki; 'Bir gün Cihan Harbi'nden sonra Orta Doğu'da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri bu halkların değil, emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır'. Bunu Saturday Evening Post dergisinin yazarı Isaac Marcosson diye bir yazara, Temmuz 1923'te söylüyor" dedi.
Anahtar Ülke Olmamız İçin Sağlam Duruş Sergilememiz Gerekiyor
İmamoğlu, "Türkiye anahtar ülke olmak zorunda ama olamadık bugüne kadar. Türkiye burada farklı bir konumda. Daha önce yaşanan bütün çatışmalardan sonra en büyük bedeli ödeyen ülke Türkiye. Bize göre İstanbul'da 2 milyonun üzerinde Suriyeli var. Suriyelilerin dönmeleri için elimizden geleni yapmalıyız. Bizim anahtar ülke olmamız için çok sağlam bir duruş sergilememiz gerekiyor. Geçmişe dair hataları net olarak görüyorum. Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmeleri konusunda belediyeler de yetki almalı. Suriye'de oluşan yeni ortam hayati bir meseledir" diye konuştu.
İnsanların Övüneceğimiz Cümleleri Kurması Çok Değerli
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Dünyada iki lider kaldık, biri ben, biri Putin” sözlerine atıfta bulunan İmamoğlu, "Gönül arzu eder ki, görev döneminden sonra Allah herkese iyi anılmayı nasip etsin. Tek duam budur. Ben İstanbul'a hizmet ediyorum. Yarın insanlar yaptığımız iyi şeylerle, iyi uygulamalarla 'Ne güzel hizmet etti. En dar zamanımızda yanımıza koştu. Metroları yaptı' gibi övüneceğimiz cümleleri bizim için kurması çok değerli" şeklinde konuştu.
156 Tane Kreşin Sahibi Olacağız
İmamoğlu, İstanbul'da kreş projelerine özel önem verdiklerini belirterek, 20 bin çocuğa ücretsiz eğitim hizmeti sunacaklarını söyledi: "105 aktif kreşimiz var ve 33 kreşimiz de inşaat halinde. Aslında 140 sayısını yakaladık. Aslında bütün bunlarla beraber biz sadece önümüzdeki senenin sonuna doğru 156'ya yakın kreşin sahibi olan bir mekanizmaya ulaşacağız. Bu da 20 bin çocuk demek. Bu biz gelene kadar sıfırdı"
Kadınlar Sokakta Özgürce Yürüyüp Şarkı Söyleyebiliyor Mu?
Eşi Dilek İmamoğlu'na yönelik eleştirilere de sert tepki gösteren İmamoğlu, "Çamura batmış bazı insanların, iktidarı temsil eden cümleler kurabilmesi ya da o temsiliyetle bazı siyasi görevlere gelmiş olması o kadar acı ki. Onların 'rakip' diye gözlerinin önüne koydukları bir insanın ailesini, eşini dahil bu tarz bir gündeme oturtmanın ne kadar büyük bir ayıp ve çirkinlik olduğunu görmemek mümkün değil. Benim eşim iyi yetişmiş bir Türk kadını. Kadınlar sokakta özgürce yürüyüp, şarkı söyleyebiliyor mu? Türkiye'nin her köşesinde bunu sağlayabildik mi? Ne yazık ki Sayın Cumhurbaşkanı dahil dönem dönem bu özel yaşamın parçası olacak söylemlerle kadınları da rencide ettiği anlar olmuştur, aileleri de... Bu hassas davranılması gereken bir konudur" dedi.