Anadolu, Rumeli, Trakya, Ortadoğu, Kafkaslar hepsi kan görmüş,
ayaz yemiş., Yazı da, güzü de bilen topraklardır.
Her ne kadar gün geçtikçe toprağı çoraklasşa, kültürü
yozlaşsa da, yine de çeyiz sandığında saklanan tohumlar gibi bir şeyler ya evlerin
bir köşelerinde durur ya da genetik kotlar ile nesillere devreder durur.
Derler ya, "söz uçar gider, yazı iki cihan
da" diye, o yüzden günümüzde yarattıklarımız kadar, günümüzde
yaşattıklarımız da değerli ve önemlidir
Tamam Dünya kendi evrimini yaşıyor değişip dönüşüyor
olabilir ama derinlerinde hep bir şeyleri gizliyordur
"Üç kuruşluk" mermer için güzelim
Anadolu'nun dağı, ovası, ormanı talan ediliyor ve yaşayanları dahil herkes
"bön bön bakıyor" ise, ortada bir tuhaflık vardır demektir.
Demokrasi, insanlığın bu güne kadar geliştirdiği,
yeşerttiği en güzel toplu yaşama yöntem ve yönetimlerinin başında yer alır.
Yine insanlık, günümüzde en gelişmiş sürecini
yaşamaktadır. Alon Mask, Tesla araçları uzayda safari yaparken, ülkemiz dahil
bir çok yerde ve ülkede, insanlar çöp bidonlarının dibini kazımakla gün
geçiriyor.
Hani insanlık iyiden ve güzelden yana yol alırdı.
Öğle yazılıp, öğretilmişti.
Olayın aslına gelecek olursak, gerçekten özünde her
şey iyi, iyiden ve güzelden yana gelişiyor, değişiyor.
Burada sorun, olan iyi ve güzel şeyler, kimin için
ve kimden yana iyi ve güzel.
Hat burada karışıyor.
Hani "Her insan bir dünyadır" deniliyor ya,
bu gerçekten çok doğru. Artık insan da, insanlık da, zirveden, zırvadan yana da
aldı başını gidiyor.
Özgürlük, insan için en güzel erdem ve bu doğasında
da olan bir şey.
Peki Mahzuni Şerif, neden kula, kulluk edene
"yuh" demişti!
İşte sorun burada başlıyor.
İnsan, kendi benliğinden ve erdemlerinden gün
geçtikçe uzaklaşıyor. İnsan, kendine ve benliğine gün geçtikçe uzaklaşıyor. Bambaşka
bir yaratık olmaya başladı ve başlıyor.
Bir şeyi kabul edelim artık, çağlar boyunca da böyle
olmuştur ama günümüzde bu daha da çok belirgin hale gelmiştir;
"insan", insan için kullanışlı bir varlıktır.
Ozan der ya, "bu dağlarda, koyun gibi kendimizi
gütmüşüz diye, ne kadar doğru.
"İti, ite kırdırırlar", diyen, o ünlü
Ortadoğu özlü sözü gibi, insanlığı, insanlara kırdırtıyorlar.
Doğayı, kendi emelleri için insanlara bozdurtuyorlar
İyi de kim bunlar?
İşte sorun da tam burada.
Önceleri "asalet, erdem" gibi kavramlar
baştacı yapılır idi, ya bu gün, kimin umurunda ki!..
"Kıroyum ama para bende!.." sözü bile bu
toplumda kabul gördükten sonrası yoktur.
İşte bütün bular tesadüfen olan, yapılan şeylerdir.
O yüzden "eğitim şarttır".
İnsanı, toplumu hatta insanlığı bozmak için de,
düzene koymak.
Diyalektikte denge denilen olay da tam budur. İyiyi
ve kötüyü, güzeli ve çirkini bir arada tutma yöntemi.
Bu kadar geniş ve kapsamlı bir şeyi kim, neden
ve niçin yapar, yaparlar.
Süreci kişiler yönetsede, perde gerisinde bir
sistem, düzen vardır.
Olay da bunu görüp, görmeme de düğümlenir.
Kişilerin, doğanın, çevrenin, eğitimin, ahlâk ve
etiğin bozulması da buna bağlıdır.
Genel anlamda günümüzde bu organizasyon
"Kapitalizm" dediğimiz paranın düzenince yapılsa da, kullandığı masa
insandır.
Bu da senelerce, asırlarca bozulan, bozdurulan
sistemler ile olur.
Ertuğrul Gazi'nin öğüdü boşa değildir.
"İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın"!..
DEMOKRASİYİ, seçim; doğanın bozulmasına,
kirlenmesine göz yummayı ticaret, cahilleştirilmeyi de eğitim saydığımız
sürece:
Bilgesu Erenus'un dizelerinde dediği
gibi,
"Çıkmaz bu yol bir yere"!.
Yeni bir eğitim yılı sürecine başlandığı bu
aralar, herkes çevresinde ilköğretimden, liseye kadar yaşanan eğitim sürecine
bir baksa ne güzel olur.
Özel okullar velilerin duyarlılıklarına göre daha
çağdaş yöntemler uygulama da, özellikle devlet okullarının yöntem ve eğitim
içerikleri görmezlikten gelinmemelidir.
Unutmayın atalar, "ağaç, yaş iken eğilir"
derler.
Siz, sizden sonrasını görmezlikten gelip, yaşayıp
gitmeyi düşünebilirsiniz ama yaşanacak bir dünya kalmayabilir.
İşte bu yüzden "eğitim şarttır". Kendiniz
ve yarınlarınız için!..