Ege Bölgesi’nde Ocak 2025’in son günlerinden bu yana yaşanan sismik aktiviteler dikkat çekiyor. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Okan Tüysüz, Ege’nin karmaşık jeolojik yapısına işaret ederek, bölgede art arda meydana gelen depremlerle ilgili kapsamlı bir rapor hazırladı. Raporda, “Ocak 2025’in son günlerinden başlamak üzere Ege Bölgesi’nde yoğun bir sismik aktivite yaşanmaktadır. Bu yazının hazırlandığı 10 Şubat sabahına kadar Santorini adasının kuzeydoğusunda sınırlı bir bölgede bir deprem fırtınası şeklinde, en büyüğü 5.2 olan 1800’den fazla 2’den büyük deprem meydana gelmiş ve gelmeye de devam etmektedir” ifadelerine yer verildi.
"Fayların Neredeyse Tamamı Aktif"
Ege’nin jeolojik yapısı hem fay hareketleri hem de volkanik aktiviteler açısından oldukça karmaşık olduğunu ifade eden Okan Tüysüz, “Ege bölgesi karmaşık ve henüz gelişimini tamamlamamış bir jeolojik yapıya sahip. Girit adasının güneyindeki Güney Ege dalma-batma zonu boyunca Akdeniz’in okyanusal tabanı Ege ve Anadolu’nun altına dalmakta, dalan levha üstteki Ege bölgesini güneye doğru çekerek bu bölgenin kuzey-güney yönünde senede ~3,5 cm genişlemesine neden olmaktadır. Bu genişleme hareketi Ege Bölgesi’nde çok sayıda doğu-batı uzanımlı fayların oluşumuna neden olmuştur” dedi. Ege Bölgesi’nin faylarının tamamının aktif olduğuna değinen Tüysüz, “Neredeyse tamamı aktif olan bu fayların hareketi ise Ege Bölgesi’nin Dünya’nın en sık deprem üreten bölgelerinden birisi olmasını sağlamaktadır.” İfadelerini kullandı.
"Gelişmiş Volkanlardan Oluşmaktadır"
Bunun yanı sıra, Güney Ege dalma-batma zonu boyunca Girit’in altına dalan okyanus levhasının magmaya neden olduğu ve bu magmanın yüzeye çıkarak volkanları oluşturduğu belirten, Tüysüz “Güney Ege dalma-batma zonu boyunca Girit’in altına dalan okyanus levhası yerin derinliklerinde eriyerek magma adı verilen ergimiş kayaları meydana getirmekte, magma ise faylar boyunca yüzeye yükselip Ege Denizi içerisinde bir dizi volkanı oluşturmaktadır. Kiklad adaları ve Oniki adalar olarak bilinen bu adaların çoğu bu yolla gelişmiş volkanlardan oluşmaktadır.” şeklinde belirtti.
Geçmişte Neler Olmuştu?
Santorini’nin geçmişte büyük volkanik patlamalara sahne olduğunu hatırlatan raporda, “Santorini (Thera ya da Thira gibi isimlerle de anılmaktadır) Ege Bölgesi’nde geçmişte en büyük patlamaların meydana geldiği bir volkan adasıdır. Milattan önceye ait tarihsel kayıtlara göre bu volkanın tepesi büyük bir patlamayı takiben çöküp bir kaldera halini almıştır. Bu patlama o kadar şiddetli olmuş ki bulutlar atmosferi kaplayarak uzun süre iklim değişimine neden olmuştur. Zonguldak’taki Sofular mağarasında yapılan araştırmalarda (Badertscher ve diğerleri, 2014) M.Ö. 1621±25 yılları arasında o bölgede atmosferdeki brom, sülfür ve molibden oranlarında ani bir artış olduğu belirlenmiş ve bu durum Santorini’deki patlamaya atfedilmiştir. Bronz çağının en önemli kültürü olarak kabul edilen Girit merkezli Minoan (Minos) kültürünün bu patlama ve yarattığı tsunami ile yok olduğu kabul edilmektedir.” İfadeleri kullanıldı.
Son günlerdeki depremlerin Santorini’nin 8 km kuzeydoğusundaki Kolumbo denizaltı volkanı çevresinde yoğunlaştığı bilgisi de raporda yer alıyor:
“Son günlerdeki sismik aktivite Santorini’den 8 km kadar kuzeydoğudaki Kolumbo volkanı kuzeyinde yoğunlaşmıştır. Kolumbo, aktif bir denizaltı yanardağı olup Santorini’den kuzeydoğuya doğru uzanan yaklaşık yirmi volkan konisinin en büyüğüdür. Kolumbo yaklaşık 3 km çapında olup tepesinde 1,5 km çapında bir krater vardır. 1649-50 yıllarında püskürerek deniz seviyesinin üstüne çıkmış, ancak daha sonra dalgalarla deniz seviyesinin 10 m kadar altına kadar aşındırılmıştır. Kolumbo volkanı Santorini’den başlayıp kuzeydoğuya uzanan bir hat üzerinde yer alan volkanlar içerisinde Santorini’den sonra en büyük olanıdır.”