2023 Başında kaleme aldığım “Hadi Kadınlar Meclis’e” başlıklı yazımda, CHP’nin 88 yıldır Antalya’dan kadın milletvekili çıkaramadığına işaretle, Cumhuriyet’in 100. Kuruluş yılında bu durumun değişmesi gerektiğine işaret etmiştim
Bu çerçevede geçen seçimlerde aday adayı olan iş kadını ve gazeteci Songül Başkaya gibi siyasete yakın ilgi duyan Antalyalı kadınların yılmamaları ve adaylıklarını tekrar koymalarını istemiştim.
Geçenlerde Songül Başkaya’dan bir mesaj aldım. 6 Şubat’tan bu yana büyük depremi yüreğinde hisseden ve depremzedelere yardım amacıyla yoğun çaba içine giren Başkaya soluğu deprem bölgesinde almıştı. Gönderdiği mesajda, “Deprem sonrası kadın sorunları derinleşti. Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle 8 Mart’ta bölgeye yaptığımız ziyaret çok önemliydi” demiş. Başkaya’nın saptaması isabetli. Kadın olmak her anlamda zordu, depremde bu zorluk iki katına çıktı gerçekten. Gidenler, görenler yazıyor, söylüyor. Pek çok yerde halk o kadar sahipsiz kalmış ki, tek başına bir yol bulmaya çalışıyor. Elektrik yok, tuvalet yok, su yok, günlerdir yıkanamayan insanlar var. Gıda ihtiyaçlarını bile evdeki stoklarından karşılıyorlar. Bütün bu zorluklarda yükün ağırlıklı bölümü kadınların omuzlarında. Kadınlar, hamaset değil, yaşamsal koşulların yerine getirildiği bir yaşam istiyor. Bölgenin yeniden ayağa kaldırılmasını istiyor.
Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Yönetim Kurulu 8 Mart’ta depremin en çok vurduğu Hatay’daydı. Başkaya’nın da heyette yer aldığı ziyaretin amacı depremzedelere yeni bir hayatı kurmada destek olmak. Bölgede açıklama yapan TÜKD Başkanı Meral Güler, “Hala enkaz altındaki bölgede, sistemde yaşanan çarpıklıkların, yoksullukların, haksızlıkların ve ihlallerinin en ağır bedelini kadınlar ödüyor. Deprem bölgelerinde özgün ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan yoksun kalan, yaşadıkları psikolojik tahribatın yanında kendilerini ve çocuklarını korumak için geceler boyunca nöbet tutan kadınlar destek ve ilginin sürmesini bekliyor” diyor.
Depremzede kadınların sorunlarını gündemine alan başka sivil toplum ve meslek kuruluşları ve uluslararası kuruluşlar da var. Siyasi partiler var. Doktorlarımız, felakette ve sonrasında meydana gelen stres nedeniyle, kadınların ve hamile kadınların ( sayıları tahminen 226 000) olumsuz yönde etkilendiklerine işaret ediyorlar. Deprem sonrası hastalıklara karşı hijyenin önemli hale geldiğini belirtiyorlar. Deprem bölgesindeki kadınların içinde bulundukları zor koşullar Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun 17 Şubat tarihli raporuna da yansıdı. Kadınların durumu ile ilgili ciddi tespitlerin yapıldığı raporda, “Etkilenen bölgelerde karşılanmayan hijyen ihtiyaçları nedeniyle önemli bir salgın tehlikesi var. Deprem bölgesinde çok sayıda kadın ve çocuk travmatize oldu ve psikososyal desteğe ihtiyacı var. Kadınlar aşırı kalabalık barınaklarda kendilerinin ve çocuklarının güvenliklerinden kaygı duyarak yaşıyorlar” deniliyor.
8 Mart’ta, muhalefet partilerine mensup kadın milletvekilleri TBMM’de depremzede kadınlarla dayanışma mesajları verdiler. Kadınların halihazırda yaşadıkları sorunlara yenilerinin eklendiğine dikkat çektiler. Kadınların kadınlara desteğinin devam edeceği sözü verildi. “Deprem bölgesindeki kadınların taleplerine baktığımız zaman, kadınlar depremde yok sayılmışlardır. Deprem yardım paketlerinde kadın hijyen malzemeleri neden yok? Neden kadını görmezden geliyorsunuz? Depremde sınıfta kaldınız, sosyal devleti yok ettiniz” diyor Gülizar Biçer Karaca (Denizli). İktidarın depremde yetersiz ve kifayetsiz kalışını sert bir biçimde eleştiren Suzan Şahin’in (Hatay) duygu yüklü sarsıcı konuşması medyada da ses getirdi. CHP, cinsiyet perspektifinde afetlerde kadınların sorunlarıyla ilgili araştırma önergesi verdi. Keza, HDP deprem bölgesinde kadınların yaşadığı sorunların araştırılması önerisinde bulundu. Şahin’in konuşmasına tepki gösteren AKP ve MHP bu önergeleri de reddetti.
Eleştiri istemeyen, denetlenmek istemeyen, hesap vermek istemeyen, depremzede kadınların sorunlarının araştırılmasını istemeyen, sessizlik isteyen iktidarın politikası, bahardaki seçimlerde seçmenler için yol gösterici nitelikte. Bu çerçevede kadınların Meclis’te temsil oranı ayrı öneme sahip. Kadın milletvekillerinin ülke sorunlarının yanı sıra kadın sorunlarını nasıl sahiplendiklerini 8 Mart’taki görüşmelerde bir kez daha gördük. 8 Mart’ta, karar mekanizmalarında ve siyasette kadının yeterince temsil edilememesi sorunu da gündeme geldi. Seçimlerden sonra oluşacak yeni Meclis’te, ülke sorunlarının yanı sıra kadın sorunlarına karşı duyarlı, liyakatli çok sayıda kadın milletvekilinin Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş Yılı’nda yüce Meclis’te yer alması çok önemli. Bu çerçevede, yıllar sonra Antalya’dan Songül Başkaya gibi duyarlı, liyakatli kadınlarımızın da Meclis’te bulunmaları şart. Ne demiştik “Hadi Kadınlar Meclis’e”.