Jeoloji
Mühendisleri Odası(JMO) Antalya Şube Başkanı Ali Keleş, Helenik-Kıbrıs fayı
etkisindeki hareketlilik nedeniyle Antalya’nın hemen hemen birkaç günde bir
sallandığını belirterek, “Özellikle deprem büyüklüğü açısından Antalya batısında
bulunan Demre, Finike, Kumluca, Tekirova, Kemer, Beldibi, Konyaaltı, Elmalı ve
Korkuteli risk taşıyan yerleşim yerleri. Ancak 3’üncü ve 4’üncü derece deprem
bölgelerinde bulunsalar da Lara Yamansaz, Aksu, Serik güneyindeki ova
kesimleri, Manavgat, Alanya ve Gazipaşa’nın kıyısındaki ayrık zeminler, Kıbrıs
Fayı üzerinde oluşacak depremden etkilenecek yerleşim yerleridir” uyarısında
bulundu.
Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube
Başkanı Ali Keleş, Akdeniz GERÇEK’e verdiği özel röportajda Antalya ve
ilçelerinin yaşadığı deprem riskiyle çok önemli açıklamalarda bulundu.
Yenilenen deprem risk haritalarıyla tehlikenin artıp ya da azalmayacağını
kaydeden Keleş, binaların zemin etütleriyle ilgili de merdiven altı üretim
yapıldığı endişesi yaşadıklarını kaydetti.
-Sayın
başkan yeni çıkan deprem yönetmeliğinde değişen nedir?
-01.01.2019
tarihinde yürürlüğe girecek olan yeni “Türkiye
Deprem Tehlike Haritası ve Parametre Değerleri Hakkında Karar ve Türkiye Bina
Deprem Yönetmeliği” 18.03.2018 tarih ve 30364 (Mükerrer) sayılı
Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Söz konusu yönetmelikte özellikle mesleğimizi
yakından ilgilendiren “Deprem Etkisi Altında Temel Zemini ve Temellerin
Tasarımı İçin Özel Kurallar” başlığı ile verilen 16. Bölüm birçok tartışmayı da
beraberinde getirmiştir. Gerek haritanın gerekse yönetmeliğin hazırlık
aşamalarında görüş almak amacıyla oluşturulan ve davet edildiği her toplantıya
katılan Odamız, başta Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)
olmak üzere ilgili kurumlara ve çalışmaların yürütücülerine mesleki görüş ve
önerilerini iletmiş; bu bağlamda Jeoloji Mühendisliği hak ve yetkilerini yok
sayacak bir durumun oluşmaması ve bir oldu bitti ile karşı karşıya kalmamak
için de tarafları uyarmıştır. Ancak Resmi Gazetede yayınlanan yönetmelikte,
mesleğimizin mahkeme kararları ile tescil edilmiş mesleki hak, yetki ve
sorumluluklarını yok sayan, zemin ve temel etüt araştırma ve jeoteknik
modelleme hizmetini Jeoloji mühendisliği meslek disiplini yetkisinde
tanımlamaktan uzak kalmıştır.
AFAD “RİSK HARİTASI”
TEHLİKE HARİTASIDIR!
AFAD tarafından yayınlanan
harita “Risk Haritası” değildir. Bu harita tehlike haritasıdır. Bu haritaya
bakarak, “İllerin Deprem Tehlikesi arttı veya azaldı” cümlesini kullanmak doğru
değildir. Tehlike değişen bir durum değildir. İllerin deprem tehlikesi o iller
ya da yakınından geçen diri fayların, fay parametreleri” ve deprem tehlikesine
bağlıdır. Bu tehlikede hiç bir zaman değişmez. Deprem tehlikesi fay parametreleri
tarafından belirlenir. Yani bir yerleşim biriminin deprem tehlikesi o diri
fayın; fay tipi, fay uzunluğu, kayma hızı, en son ürettiği deprem tarihi,
deprem yinelenme aralıkları gibi fay parametreleri ve deprem tehlikesi
tarafından belirlenir. 20 yılda değişen bir deprem haritasında bu parametrelerin
bu kadar kısa zaman aralığında değiştiğini ileri sürmek yer bilime aykırıdır.
Bu deprem haritası hazırlanırken uluslararası norm ve standartlar göz önüne
alınarak kamu yararı çerçevesinde çalışmaların yapılması gerekirdi. Jeoloji
Mühendisleri Odası olarak bu yönetmelikle ilgili çalışma grubu kurularak
çalışmalara başlanmıştır. Bu konuda uzman meslektaşlarımızdan oluşan çalışma
grubunun önümüzdeki günlerde hazırlayacağı rapor kamuoyu ile paylaşılacaktır.
+++++++++
TEHLİKE DEVAM EDİYOR
-Antalya
olarak deprem tehlikesi nedir?
-Gerek iptal edilen,
gerekse yeni uygulanacak deprem haritasında Antalya’da hangi tehlike varsa o
tehlike devam etmektedir. Antalya ve yakın çevresi büyük
tektonik hareketlerin olduğu Helenik-Kıbrıs Fayının etki alanına girmektedir.
Helenik yayı, Türkiye’nin güney kıyısı yakınlarında, Girit adasının güneyinden
geçerek kuzeydoğu yönünde Rodos adasının güneyinden Fethiye Körfezi’ne doğru
uzanır. Fethiye Körfezinden Burdur’a,
buradan Keçiborlu’ya kadar uzanan yanal atımlı Fethiye-Burdur Fayı
bulunmaktadır. Kıbrıs yayı ise Antalya Körfezinden başlayıp güneydoğu yönde
devam edip Akdeniz’de Kıbrıs‘ın kuzeyinden İskenderun Körfezine doğru yönelen
içbükey bir hattır. Bu yayın Antalya Körfezinden Kuzeybatıya doğru uzanan ters
fay niteliğindeki kısmına Aksu Bindirmesi denir. Bu iki yay birlikte
Helenik-Kıbrıs Yayını oluşturmaktadır. Helenik-Kıbrıs Yayı boyunca Afrika
Plakası Anadolu Bloğunun altına kuzey-kuzeydoğu doğrultusunda dalmaktadır.
Helenik yayı Akdeniz’deki tektonik aktivitenin en yoğun olduğu bölgedir. Büyük
depremler genellikle Fethiye-Burdur Fay Zonu ve Helenik-Kıbrıs Yayı boyunca
yoğunlaşmaktadır. Bununla birlikte Antalya Körfezi içerisinde ve Antalya imar
alanını da içine alan karasal bölgede yoğun mikro deprem etkinliği
gözlenmektedir.
ANTALYA
ÇEVRESİ VE BATISI
DEPREM
RİSKİ TAŞIYOR
Antalya yukarıda anlattığım gibi
Helenik-Kıbrıs yayı etkisindeki hareketlilik nedeniyle hemen hemen birkaç günde
bir sallanıyor. Deprem büyüklükleri Ms 4’den küçüktür. Antalya çevresi ve
batısı deprem oluşumu açısından risk taşıyan yerlerdir. Özellikle deprem büyüklüğü
açısından Antalya batısında bulunan bölgeler, bu bölgelerden de yeraltısuyu
seviyesinin yüksek olduğu Demre, Finike, Hasyurt, Kumluca, Beykonak, Mavikent,
Adrasan sahil kesimleri, Tekirova, Kemer, Beldibi, Konyaaltı, Elmalı ve
Korkuteli’nin ayrık, taneli zeminlerden oluşan bölümleri diğer bölgelere göre
daha risk taşıyan yerleşim yerleridir. Deprem büyüklüğü açısında her ne kadar
3. ve 4. Derece deprem bölgelerinde bulunsalar da Lara Yamansaz, Aksu, Serik
güneyindeki ova kesimleri, Manavgat, Alanya ve Gazipaşa’nın kıyısındaki ayrık
zeminler Kıbrıs Yayı üzerinde oluşacak depremden etkilenecek yerleşim
yerleridir.
DEPREMDEN
KAÇIŞ YOK
-Deprem
– zemin ilişkisi nasıldır?
-Ülkemiz, yerelde Antalya il bazında ve
çevresi yer hareketlerinin aktif olduğu bir bölgedir. Dolayısıyla depremden
kaçış yoktur. Ama depreme karşı oluşacak hasarı en aza indirmek olasıdır. Bunun
için öncelikli olarak üzerinde yaşadığımız zemini çok iyi tanımlamalı ve
tanımalıyız. Çünkü depremin şiddetini denetleyen en önemli etmen zemindir.
Depremde yerin davranışı çok iyi bilinmelidir. Deprem enerjisinin iletilmesi
zeminin özelliklerine göre farklı olur. Granit, kireçtaşı gibi iyi zeminlerde
deprem dalgası yutulur. Alüvyon gibi ince taneli kötü zeminlerde ise büyür.
Buna bir oran verecek olursak kötü zemin, iyi zemine göre aynı büyüklükteki
depremde depremin şiddetini yaklaşık 1-4 derece artırır. Örneğin kireçtaşı,
kumtaşı gibi homojen kayalarda depremin şiddetinde her hangi bir artış
olmazken, gevşek çimentolu homojen olmayan kumtaşı, çakıltaşı, çakıl, çakıllı
kum gibi zeminlerde 1-2 derece artış görülür. Tüf, bazalt gibi zeminlerde 1-3
derece, kuru alüvyonda 2 derece, yer altı suyunun yüzeye yakın olduğu ıslak
alüvyonlarda 3 derece, dolgu zeminler, bataklık alanlar ve kurumuş göllerde 3-4
derece artışlar olmaktadır. Bu yüzden sağlam zeminde yapılan yapılar ile sağlam
olmayan zeminde yapılan yapılarda depremin etkisi çok farklı hissedilir. Aynı
yerde, aynı büyüklükte bir depremde deprem şiddeti çok farklıdır. Bu
özelliğinden dolayı yapı temellerinin oturacağı zeminin özellikleri çok iyi
bilinmelidir. Deprem sırasında oturma veya farklı oturmalardan dolayı üstyapılarda
hasarlar olur. Yapı temelleri üst yapıda hasara neden olmayacak şekilde zemin
mekaniği kurallarına göre projelendirilirse bu zarar minimum olur. Örneğin 6
büyüklüğünde oluşacak bir depremde Meltem Mahallesinde traverten zeminde deprem
şiddeti yine 6 civarında olurken, Konyaaltı Çakırlar bölgesinde 6,5 – 8
arasında, Hurma, Yaman saz ve Liman bölgesinde 8,5 ve daha yukarı hissedilir.
Deprem büyüklüğü mutlak bir değerken, deprem şiddeti görecelidir ve tamamen
depremin gerçekleştiği bölgeyi nasıl etkilediğiyle ilgilidir. Dolayısıyla
depremin yıkıcı etkisini azaltmak için yapıyı yapacağımız zemini iyi tanımamız
gerekir.
ZEMİN
ETÜT DENETİMLERİ
SAĞLIKLI
YAPILMIYOR
-Zeminin
tanınması zemin etütleri ile bilinmiyor mu? Burada bir sıkıntı mı var?
-Maalesef burada endişeliyim.
-Endişeniz
nedir?
-Üzerine bir yapının yapılacağı zemini
tabii ki zemin etütleri ile öğreniriz. Bu etütleri yapan birçok meslektaşımız
ile denetleme ve kontrol görevini yerine getiren yerel yönetimler bunun ya
bilincinde değil, ya da sorumsuzluk içindedir. Gerek etütlerin gerekse
denetimlerin sağlıklı şekilde yapıldığını söyleyemem. Bir de işin sahibi
bilinçsiz ise vay halimize demek gerekir. Bu iddiayı neye dayanarak söylüyorum
derseniz? İşin piyasada yapılan fiyatları ile bilinçli vatandaşların
konuşmaları ve bir işin yapılması için geçen sürelerdir. Bir parselde yapılan
zemin etüdü, içinde jeofizik etüdünde olduğu bir etüt 600 – 700TL gibi bir
fiyata yapılabiliyorsa başka bir şey söylemeye gerek yoktur. Bu fiyatlar
denetlemenin de gereği gibi yapılmadığının da göstergesidir. Çünkü genelgeler
ve yönetmelikler çerçevesinde yapılması gereken sondajda; sondajı ana kayada
yapıyorsan karot numune alman gerekir. Böylece sağlam, boşluklu ve ezilmiş
seviyeleri ayırabilesin. Karot numuneler üzerinde de laboratuvar deneylerini
yaparak zemini tanıyabilmelisin. Eğer sondajı alüvyon türü ayrık zeminlerde
yapıyorsan da bununla ilgili sondaj arazi deneylerini örneğin her 2 metrede bir
Standart Penetrasyon deneyini, ihtiyaç durumunda Geçirgenlik deneyini veya
zemine gelen yan basınçları öğrenerek taşıma gücünü hesaplamamıza yarayan
Pressiyometre deneylerini yapmalıyız. Bu deneyleri yaptığınızı düşündüğümüzde
bir sondaj makinası ile ancak 20 metre iş yaparsınız. Bu koşulda da bu işi bu
fiyata yapma olanağınız yoktur. Tabii ki bir de sondaj makinasının standartlara
uygun olması gerekir. Biz görüyoruz ki bir makine ile 30 – 40 metre iş
yapılıyor. Zemin etüdünün önemini bilen bilinçli vatandaşlardan bazıları
bizlere yapılan işin kurallara uygun olarak yapılmadığını ilgili çalışana
söylediğini, hatta ilgili denetimi yapan belediyesine kadar giderek durumu
açıkladığını, buna karşın hiçbir sonuç alamadığını söylemişlerdir. Meslek Odası
olarak bizlerde çıkarılan yönetmeliklerle bu denetimleri artık yapamıyoruz.
Sözün kısası merdiven altı üretim yapılmasından endişeliyiz. Tuz kokmaya
başlamıştır.
BİRÇOK
BELEDİYEDE
JEOLOJİ
MÜHENDİSİ YOK
-Yerel
Yönetimlerdeki denetimsizliğin nedeni sizce ne olabilir?
-Yerel yönetimlerin çalışma prensiplerini
bilemiyorum. Ama en önemli neden olarak denetim işini yapabilecek bilgi ve
deneyime sahip meslektaş azlığıdır. Antalya’da birçok belediyede bu işi
denetleyecek ve onaylayacak jeoloji mühendisi yoktur. Kontroller “ Zemin Etüt
Raporu” var –yok şeklinde yapılmaktadır. Yerel yönetimler genelde siyasi ve
işlerin günlük olarak yapıldığı yerlerdir. Belki bunun da olumsuz etkisi
olabilir.
-Oda
olarak, bu işin uzmanı olarak sizler bu denetlemeyi yapamaz mısınız?
-Bugün çıkartılan yönetmelikler bu denetim
işini yapmamızı engelliyor. Ancak uygulamanın yapıldığı anda şikâyet konusunda
kısmen yapabiliriz. Ama yerel yönetimler denetim işini bir protokol yaparak
odamıza yaptırabilir. Nasıl Makine Mühendisleri Odasının asansörleri
denetlediği gibi yapılabilir. İşte o zaman belirli belediye sınırlarında hep belirli
firmalar hep iş yapmaz.
-Bir
bildiğiniz mi var?
-Burada açık bir suçlama yapamam. Ama ‘araştırılması
gerekir‘ derim. Antalya’da ilgili belediyelerden son bir yıl içinde ne kadar
zemin etüdü yapıldı? Ve bu etütleri hangi firmalar yaptı? Aslında ben de merak
ediyorum.
-Meslektaşlarınıza
son sözünüz nedir?
-Bu işi yapan meslektaşlarıma söyleyeceğim
şeyler tabii ki var. Zemin etüt raporu olmadan proje çizilemez. Onun için
mesleğinizin kıymetini biliniz. Acımasız rekabet yaparak hem mesleğinizi, hem
de kendinizi yıpratmayınız. Odamızın belirlediği fiyatı bir ay uygulayınız.
Uygulamaları da teknik yönetmelikler ve bilimsel kurallar çerçevesinde işinizi
yapınız. Birbiriniz ile rekabeti parasal yönde değil, teknik yönde yapınız.
Bunun altında iş yapmayınız. Bakalım sonuç ne olur derseniz. İşi yapan da,
yaptıran da, kontrol eden de mutlu olur, yüzü güler. Sağlıklı yapılan işlerle
sağlıklı gelecek yaratmış olursunuz. Bunun dışında yerel yöneticilerimize
sözümüz vardır. Her ne kadar zemin etütlerini yapan meslektaşlarımızın
sorumluluğu yüksek olsa da asıl sorumluluk işin başka bir boyutuyla yerel
yöneticilerdedir. Çünkü bu işlerin denetim ve onay makamıdırlar. Zemin etütleri
ve sondaj üzerinde yetkin meslektaşlarımız tarafından denetimlerini sağlıklı
yaptırınız.