Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, Laik ve Bilimsel Eğitim Platformu (LABEP) için yaptığı açıklamada, köy okullarının yeniden açılması ve onlar açılana kadar taşımalı eğitimin devam etmesi gerektiğini vurguladı.

Laik Eğitim: Atatürk Cumhuriyeti’nin Temeli

Prof. Dr. Ayşe Yüksel, konuşmasında "Atatürk Cumhuriyeti'nde laik eğitim olmazsa olmazımız" diyerek laik eğitimin önemine dikkat çekti. Yüksel, geçmişte köylerde bulunan okulların ve öğretmenlerin köy halkının aydınlanmasında büyük rol oynadığını belirtti.

Taşımalı Eğitimde Yaşanan Sorunlar

Prof. Dr. Yüksel, taşımalı eğitim uygulamasının bazı sorunlara yol açtığını, özellikle kış aylarında trafik kazalarının yaşandığını ve öğrencilerin hayatını kaybettiğini dile getirdi. Ancak köy okullarının olmadığı yerde taşımalı eğitimin şart olduğunu ve kaldırılmasının aileler arasında endişe yarattığını belirten Ayşe Yüksel, özellikle ücretlerin karşılanması konusunda zorluklar yaşandığını belirtti.

ÇYDD'den Çözüm önerileri

Prof. Dr. Yüksel, ideal olarak her köyde ve mahallede öğrencilerin yürüyerek gidebileceği okulların olması gerektiğini vurguladı. Bu imkan sağlanamadığı takdirde, Milli Eğitim Bakanlığı'na seslenerek köy okullarının açılması ve mevcut taşımalı eğitimin devam etmesi çağrısında bulundu. Ayrıca, yatılı bölge okullarının sayısının artırılması gerektiğini ifade etti.

Prof. Dr. Ayşe Yüksel'in konuşmasının tamamı şöyle:

KYK Kız Öğrenci Yurdunda Gıda Zehirlenmesi İddiası: 200’ü Aşkın Öğrenci Hastaneye Kaldırıldı KYK Kız Öğrenci Yurdunda Gıda Zehirlenmesi İddiası: 200’ü Aşkın Öğrenci Hastaneye Kaldırıldı

"Atatürk Cumhuriyeti'nde laik eğitim olmazsa olmazımız. Taşımalı eğitim denince aklımıza öğrencilerin evlerinden okullara Milli Eğitim Bakanlığı'nın hizmeti olarak özel araçlarla götürülüp getirilmesini anlıyoruz. Bu hizmet çok değerli ama geçmiş dönemlerde, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren köylerimizde köy okullarımız vardı, öğretmenlerimiz vardı. Ya birleştirilmiş ya da ayrı ayrı sınıflarda ilkokul mezunu olunabiliyordu. Öğretmenler aynı zamanda başta kadınlar olmak üzere köy halkının aydınlanması için çabalayan çok değerli kişililerdi. Öğretmenler köylerden uzaklaştı, köylerimiz bu aydınlanmadan mahrum kaldı.

ilkokulu bitiren çocuklarımızı yatılı bölge okullarına gönderiyor, orada teorik dersleri alırken bir taraftan da kendi kendine yetmeyi öğreniyordu. Ne zaman iller yönetim tarzı olarak değişti, büyükşehir kavramı ortaya çıktı, köyler mahalleye dönüştü, mahallelerdeki okullar kapatıldı birbirine yakın mahallelerden öğrenciler bir araçla toparlanarak en yakındaki bir okula taşınmaya başlandı. Aileler doğal olarak endişe duydular. Çünkü trafik kazası sorunu herkesin aklında idi. Özellikle yoğun kış mevsiminin yaşandığı bölgelerde kazalar yaşandı. Ne acıdır ki, öğrencilerimiz hayata erken yaşta veda ettiler. Hepimizin içini acıtsa da taşımalı eğitim şart.

Duyduk ki bugünlerde taşımalı eğitim kalkacakmış. veliler çok endişeli. Diyorlar ki; biz çocuklarımızı ücretli olarak nasıl okula gönderebiliriz? Hem gidiş, hem dönüş ücretini vermemiz mümkün değil. O zaman da çocukları belki haftada bir iki gün gönderir, diğer günler gönderemeyiz. Devamsızlık yaparlarsa günde 15 TL cezası var. Bütün bunların altından biz nasıl kalkacağız diye endişe ediyorlar.

İdeali her mahallede, her köyde öğrencilerin yürüyerek gidebilecekleri mesafede okullar olması. Bu yoksa, taşımalı eğitime zorunlu isek Milli Eğitim Bakanlığımıza seslenmek istiyorum: Lütfen ama lütfen köy okullarını açın, köy okulları açılana kadar taşımalı eğitime devam edin, yatılı bölge okullarının sayısını çoğaltın. Okul çağında olup okula gidemeyen hiçbir öğrenciniz kalmasın."


 

Kaynak: Haber Merkezi