CHP Merkez Yürütme Kurulu, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutlamak üzere Samsun'da toplandı. Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında gerçekleşen toplantıda, Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Parti MYK Samsun’da Toplandı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı Samsun'da kutladı. Özel, buradaki kutlamaların ardından CHP Merkez Yürütme Kurulu'nu topladı.

Parti Sözcüsü Yücel'den Açıklamalar

Parti Sözcüsü Deniz Yücel, toplantı sırasında önemli değerlendirmelerde bulundu. Yücel, İran halkına başsağlığı dileyerek tasarruf tedbirleri üzerinden iktidarı eleştirdi. Özellikle patlama sonucu yaralanan jandarma personeline geçmiş olsun dileklerini iletti.

Yücel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

" Öncelikle Tokat'ın Erbaa ilçesinde bir evde meydana gelen patlamada yaralanan beşi jandarma personeli yedi yaralımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Kendilerine acil şifalar diliyoruz. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir, Abdullah Yanik’in vefatları nedeniyle komşumuz İran'a ve İran halkına baş sağlığı diliyoruz. 

Dün, Türk milleti için umudun yeşerdiği, özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın ilk adımının atıldığı bu güzel vatanın kurtuluş mücadelesinin başladığı gündü. Bu nedenle köklerini Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'nden alan Cumhuriyet Halk Partisi Merkez Yönetim Kurulu olarak 19 Mayıs'ta ve bugün Samsun'da bu mücadelenin başladığı topraklardayız. Ordunun elinden silahı ve cephanesi alınmış, millet yorgun ve fakir bir halde dört bir yanı işgal altında emperyalist devletlerce paylaşılmasına kesin gözüyle bakılan, parçalanmakta olan bir imparatorluktan özgür ve bağımsız bir cumhuriyet kuran büyük önder Mustafa Kemal Atatürk Samsun'a çıkmadan bir yıl önce şunu diyor: ''Her şeye rağmen, muhakkak bir aydınlığa doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlaksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir.'' Mustafa Kemal Atatürk bu sözleriyle Türk gencine olan inancını ve umudunu ifade etmiştir. Bu ülkeyi gençlere emanet eden, kendisinin doğum günü olduğunu söylediği günü, gençlik ve spor bayramı yapan bir dünya lideridir Mustafa Kemal Atatürk. Yokluklar içerisinde yeşertilen umudun imkansızlıklar içerisinde büyütülen inancın ve bağımsızlığa duyulan özlemin adıdır 19 Mayıs. Bugün 105 yıl önceki inanç ve kararlılıkla Cumhuriyetimize sahip çıkıyoruz."

Yücel: Tasarruf Tedbirlerine Eleştiri

Yücel, tasarruf tedbirlerini eleştirerek iktidarı sert bir dille eleştirdi. Özellikle israfın önlenmesi gerektiğini vurgulayan Yücel, tasarruf adı altında yapılan uygulamaların dar gelirli vatandaşlara zarar verdiğini ifade etti.

Yücel'in değerlendirmeleri şu şekilde:

"Tasarruf paketine baktığımızda alınan tedbirlerin geneli üç yıllık bir program haline getirilmiş. Yani 2027 kadar tasarruf tedbirleri uygulanacak. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri zamanında yapılırsa 2028’de. Yani tasarruflar seçimden bir yıl öncesine kadar. En başta şunu açık ve kesin bir dille ifade edelim. Kamuda israfa son verilmeli, israfı sona erdirecek her türlü tedbir alınmalıdır. Bu konuda tavrımız açık ve net. Ancak kamuda tasarruf diye emekliye, işsize, işçiye bu ülkenin dar gelirli vatandaşlarına dayatılacak adı tasarruf özü hak ve hizmet gasbı olan her türlü uygulamanın da karşısındayız. İktidar mensupları şatafat içerisinde yaşıyor, saray için günde 15 milyon lira harcama yapılıyor. Diyanet İşleri Başkanı için adeta oto galerisi kuruluyor. Uçak inmeyen havaalanlarına dolarla ödeme garantisi veriliyor. Yüzlerce araç bu konvoylarla seçim kampanyaları yürütülüyor. AKP’den devralınan belediyelerdeki korkunç israf her gün belgeleriyle ortaya çıkılıyor. Ama bir tasarruf paketi açıklanıyor. Bu saydıklarımız hiçbirinden bahsedilmez. Tasarruf adı altında memurun ulaşım hakkına, lojman hakkına göz dikiliyor, binlerce işsiz gencin umudu yok ediliyor. Bu sözde tasarruf paketi bu haliyle çalışanın hakkına göz diken bir düzenlemeden başka bir şey değildir. Sarayların lambaları ışıl ışıl yanmaya devam edecek. Uçak sayıları, makam araçları azalmayacak ama emekçi servise binmeyecek, kamuda gençlere yer açılmayacak. Bunun adı tasarruf değil. Bunun adı seçim intikamı. Ekonomideki kötü gidişatın faturası yine emekçiye çıkarıldı."

AKP'nin Yargı Reformu Eleştirisi

Parti Sözcüsü Yücel, AKP'nin ‘9. Yargı Paketi’ne ilişkin eleştirilerde bulunarak, parti olarak reform adı altında yapılan düzenlemeleri eleştirdi. Yücel, AKP'nin yargıyı ele geçirmek istediğini ifade etti.

Yücel'in değerlendirmesi şu şekilde:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan 30 Mayıs tarihinde Yargı Reformu Strateji belgesini açıkladı. Şatafatlı sözlerle süsleyip anlattığı bu strateji belgesinden hemen sonra adı yargı reform paketi olan ama içeriğinde reformun R'si dahi olmayan kanun teklifleri Meclis’e geldi. 2019’dan bugüne kadar tam 8 reformu paketini Meclis’e getirdiler. Hiçbiri gerçek anlamda yargı reformu değildi. Çünkü AKP'nin amacı aslında yargı reformu yapmak değil, yargıyı ele geçirmek. Ya ülkücü, AKP'li, tarikat dalgası yüzünden 36 tur boyunca Yargıtay Başkanı’nı seçemedi. AKP bunu sistematik bir şekilde bilerek ve isteyerek yaptı. Hak ve özgürlükler korunup geliştirilecek dediler. AKP'ye muhalif olan herkesi hedef gösterip apar topar gözaltına aldılar. Savunma hakkı dediler. Sonra kalkıp baroları bölüp parçalayan, avukatları kutuplaştıran, çoklu baro denilen bir garabet teklifi tüm baroların itirazlarına rağmen Meclis’ten geçirdiler. Adalete erişim kolaylaşacak dediler. Anayasa Mahkemesi binlerce dosyada makul sürede yargılanma hakkını ihlal edildiğine karar verdi. AKP iktidarı öğrencisinden sanatçısına, esnafından işçisine herkesi susturmak ve baskı altına almak için yargıyı kullandı. Üstelik de bunu yargı reformu adı altında yaptılar. Şimdi Meclis’te bu yargı paketlerinin dokuzuncusu geliyor. Bu yargı paketinde AKP etki ajanlığı denen bir hukuk garabetini Meclis’e getirmeyi hedefliyor. Nedir bu etki ajanlığı düzenlemesi? Basında yer alan haberlere göre bu düzenlemenin gerekçesi şöyle, devletin iç ya da dış siyasal yararına yönelik olarak gerçekleştirilen bazı faaliyetlerin cezalandırılması söz konusu olacak. Bu kapsamda iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi alanlar devletin iç ya da dış siyasal yararları kavramı içerisinde değerlendirilecek. Bu gibi alanlarda yapılan eleştiriler haberler, açıklamalar ya da faaliyetler suçun konusunu oluşturabilecek. Böyle bir düzenleme kanun yapma tekniğine, ceza hukukunun temel prensiplerine, Anayasa’da teminat altına alınan temel hak ve hürriyetlere aykırı ve sadece ve sadece AKP'nin keyfi uygulamalarına hukuki bir kılıf bulma çabasından başka bir şey değildir. Bu düzenleme ne demek biliyor musunuz? ‘Hükümeti eleştireni bir kılıf bulup içeri tıkarım, istediğin kadar da ceza veririm’ demek. Geçmişte buna benzer düzenlemeler Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Ancak AKP ısrarla Meclis’teki çoğunluğuna güvenerek Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı düzenlemeleri Meclis’e getirmeye devam ediyor."

Yücel: İçişleri eski Bakanı Hakkında Çarpıcı İfadeler

Parti Sözcüsü Yücel, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunarak, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun dokunulmazlığının kaldırılması gerektiğini ifade etti.

Yücel'in değerlendirmesi şu şekilde:

“Emniyet teşkilatımızın mensuplarıyla çetelerin üst düzey bürokratların da adının karıştığı bir darbe yapılanmasından devlet içerisinde bir hesaplaşmadan bahsediliyor. Üç-beş sene öncesine kadar sokaklarda torbacılık yapan, sonradan çete liderliğine terfi eden biri nasıl olur da devletle bu denli üst düzeyli ilişki kurar, oralara sirayet eder.

Emniyet teşkilatına yıllarca FET*'den referans almadan polis almazsanız, liyakati değil çeşitli tarikatları ve FET* referansını dikkate alırsanız netice böyle olur. Ne yaparsanız yapın, dikiş tutmaz. Korkarız ki daha kötü günler bizi bekliyor. Bu olayların en kilit isimlerinden biri de İçişleri eski Bakanı. Bizim ‘suç işleri bakanı’ olarak nitelediğimiz Süleyman Soylu'dur. Yargıya, adalet mekanizmasına ve devlete hak ettiği itibar ve güven yeniden kazandırılmak istiyorsa Süleyman Soylu’nun derhal dokunulmazlığının kaldırılarak yargılama sürecine dahil edilmesi gerekmektedir.”

Gazeteci Özlem Gürses Hakkında Tutuklama Talebi Gazeteci Özlem Gürses Hakkında Tutuklama Talebi

Hamas Açıklamasına Tepki

Parti Sözcüsü Yücel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hamas'a ilişkin yaptığı benzetmeyi eleştirerek, bu açıklamanın tarih bilgisinden yoksun olduğunu vurguladı.

Yücel'in tepkisi şu şekilde:

"Geçtiğimiz günlerde Sayın Erdoğan binlerce sivilin ölümünden sorumlu olan Hamas'ı Kuvayı Milliye'ye benzetiyor ve diyor ki 'ama Anadolu'yu savunuyor'. Ya arkadaş bugün Hamas’ı Kuvayı Milliye'ye benzetmek kendi tarihini bilmemek, atalarının bu topraklarda verdiği mücadeleyi hafife almak demektir. Bugün Hamas'ı Kuvâ-yi Milliye'ye benzetmek, gaflet, dalalet ve cehalettir. Kuvâ-yi Milliye'nin her bir mensubuna hakarettir. Kuvâ-yi Milliye’nin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Mustafa Kemal Atatürk öyle büyük bir liderdir ki bir taraftan vatanını ve milletinin bağımsızlığı için ordularının başında savaşmış bir komutan. Bir taraftan da “bayrak bir ulusun bağımsızlığını simgesidir. Onurudur, şerefidir. Ne olursa olsun çiğnenmez diyerek önüne serilen bayrağı yerden kaldırtan ve çiğnemeyen bir lider. Siz hiç Kuvâ-yi Milliyecilerin sivilleri katlettiğini duydunuz mu? Anadolu'yu savunmak, biz varken Hamas'a düşmez. Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün bağımsızlık davasını hala sürdüren ve bu uğurda ölmeyi göze alanlarız. İhtiyaç olursa Anadolu'yu biz savunuruz. Net bir şekilde ifade edeyim Kuvayı Milliye, dünya siyasi tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir halk hareketidir.”

Kaynak: Haber Merkezi