İnsan olmanın en güzel yanı, bir şeyleri diğer canlılardan farklı olarak
bilmesi, daha da önemlisi "öğrenmesini" bilmesidir.
İnsanlık tarihine bakar iseniz, insanoğlunun öğrendiklerini,
bildiklerini taş duvarlara, toprak tabletlere, zaman ile de parşömen kâğıda
yazdığını görüşünüz.
Bu durum, zamanla selüloz kâğıt olarak karşımıza çıkar, bugün
ise, en üst aşama ile sanal ortama yazılanlardır.
Yarın için düşünceniz ile gözleriniz, bakışlarınız ile
karşımızdakine ya da ileti göndermek, iletişim içinde olmak istediğinize
göndermek istediğinize gönderdiğiniz iletiler ile mi iletişimler olur, orasını
bilemem.
Her şey ortada ve açık iken, neden insan, insanoğluna yanlış
ve yanıltıcı bilgiler öğretir ki!
Elbette ki bunun masumane bir şey olduğunu düşünmemizi,
düşünmezler.
Aslında bu yöntemi uygulayanlar, ne yaptıklarını çok iyi
biliyorlardır.
Burada sorun, eğitildiğini, bir şeyler öğrendiğini
samanların nasıl bir kullanılmaya malzeme yapıldıklarını anlamamaları, üstelik
de bunun için bir bedel ödediklerinin farkında olmamalarıdır.
Çok şık söz ederim, Üniversite yöneticisi yapılan bir kişi,
ilk okul bile okumamış birisinin, "ferasetinden", söz ediyor ise, söz
bitmiştir.
Ders kitaplarında yanlış ve taraflı bilgiler ile atılan
taklalardan söz etmeye gerek bile yok.
İlk çağlarda bile eğitimden, felsefeden söz eder tarih
kitapları. O dönem aydın kişileri, bugün bile filozof, atak anılır, yazdıkları
kaynak olarak kabul edilir, ilgi görür.
Ortaçağın, bugünün çağdaş batısı için ne kadar karanlık
günler olduğunu görüp, anlamadan, günümüz Türkiye’sini anlamak mümkün değildir.
Bugünün modern batısı, o karanlık günleri, Katolik
Kilisesi sayesinde yaşamıştır.
İnanç, insanoğlunun olmazsa olmazıdır. Evrimleşip, var olduğu
günden beri, inanç, din olarak karşımıza çıkar.
Bu ilk çağlarda çok tanrılı dinler olarak, sonraki dönemlerde
de, tek tanrılı dinler olarak karşımıza çıkar.
Kim, bunun ne kadar farkındadır bilemem ama din ve
dönemin peygamberleri, o dönemin aydın ve Çağdaş kişileri olarak, tutucu ve
çıkarcı çevre ve kesimlerin gazabına boşuna uğramışlardır.
Canları ile bedel ödeyenler bile vardır.
Gün gelir, farklı yerlerde, farklı şekillerde benzer öyküler
yaşanır ama nedense insan, insanoğlu ve insanlık bu yaşananlardan bir ders
almaz.
Bugün ülkemde yaşananlar ile ilgili olarak, bir
İspanyol'dan ders niteliğinde teselli alacağım hiç aklıma gelmemişti.
İspanya'da, General Franko döneminde, faşist uygulamalara
destek, Katolik Kilisesinden gelmiş ve Franko iktidarını sürdürmüştü.
Günümüzde de benzer uygulamalar yaşanmaktadır.
Allah'tan, bizim ülkemizde, DİYANET İŞLERİ BAŞBAKANININ
imamları ve Başkanı var da, "böyle gerici ve iktidara yaranan, iktidar
yandaşı söylem ve uygulamalar" yok.
Sizi bilmem de ben, vicdanın, insan için neden var olduğunu,
düşünmeden edemiyorum.