Büro Emekçileri Sendikası (BES) Antalya Şubesi, yeni Adli Yıl başlangıcında yargı emekçilerinin sorunlarına dikkat çekmek için Antalya Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. BES Antalya Şubesi Üyeleri adına basın açıklamasını Devrim Mol okudu.Devrim Mol Çarpık yargı sisteminin bedelinin yargı emekçilerine ödetilmek istendiğinin belirterek yargı emekçilerinin sorunlarının acil çözülmesi istedi.
ANAYASAL HAKLARIN KULLANILMASINI BİLE KEYFİ OLARAK ENGELLEMEYE ÇALIŞIYOR!
Adalet talebinin bütün taleplerin önüne geçtiği koşullarda yargının bağımsızlığı ve yargı emekçilerinin sorunlarının çözümü için yıllardır mücadele ediyoruz diyen devrim Mol açıklamasının devamında şunları ifade etti;
Yargı yılı açılışlarının sarayda yapıldığı bir süreçte, adliyeler önünde yaptığımız eylem ve etkinliklerle yargı emekçilerinin çözülmeyen sorunlarını siz basın emekçileri aracılığıyla kamuoyuna ve yetkililere duyurmaya çalışıyoruz.
Yargı sisteminin toplumsal muhalefeti susturmak, kendi iktidarlarını güçlendirmek için bir araç olarak kullanıldığı süreci yaşıyoruz. Kendi kurdukları mevcut yargı sistemi içerisinde bile benimsemedikleri yargı kararlarını tanımayan siyasi iktidar, Anayasal hakların kullanılmasını bile keyfi olarak engellemeye çalışıyor.
Milletvekillerinin tutuklanması, Anayasanın amir hükmüne rağmen anayasa mahkemesi kararlarının uygulanmaması, cezasızlık nedeniyle kadın cinayetlerinin 20 yılı aşan AKP iktidarında her yıl artarak devam etmesi, faillere verilen ödül gibi cezalar, İstanbul Sözleşmesi’nden bir imza ile çekilmek yargının geldiği hazin noktayı göstermektedir. Mahkemelerde bulunamayan adaletin sosyal medyada örgütlenerek aranması gibi garabetlerin yaşandığı bir ortamda, iktidarı birkaç cümleyle eleştirenler tutuklanırken, kara para aklayanlar, uyuşturucu baronları, suç örgütü liderleri, kadın cinayeti işleyenler hukuka, akla, mantığa ve vicdanlara sığmayan gerekçelerle tahliye edilmektedir.
Bilindiği gibi AKP iktidarı 15 Temmuz 2016 darbe girişimini sendikal hak ve özgürlük mücadelesi yürüten KESK’e saldırmanın fırsatı haline getirmiş, binlerce kamu emekçisini sorgusuz sualsiz aşından ekmeğinden etmiştir. Aradan geçen 8 yıla rağmen on binlerce kamu emekçisi haklarını hukuk önünde ararken yargıda yaşanan gecikme nedeniyle ağır mağduriyet yaşamaya devam etmektedirler. Sendikal haklarımızı hedef alan hiçbir saldırıya karşı sessiz kalmadık, kalmayacağımızı, dayanışmamızı büyüteceğimizi tekrar ediyor ve Adalet Bakanlığı’nın bir an önce bu sorunu çözüme kavuşturması gerektiğini buradan iletiyoruz. Su gibi berrağız, ihraç arkadaşlarımız onurumuzdur.
Anayasa gereği bağımsız olması gereken yargı, adli yargı yılı açılışlarını sarayda yaparak adeta kendi varlıklarını inkâr etmektedirler. Yargı mensuplarının, bağımsızlık sembolü olan düğmesiz cübbelerinin olmayan düğmelerini iliklemeye çalışmaları bile yargının bağımsız olmadığını göstermekte, halkın adalet sistemine olan güvensizliğini daha da artırmaktadır.
Yoksulluğun arttığı ve gelir eşitsizliğinde gelişmiş ülkeler sıralamasında ilk sırayı kimseye kaptırmayan ülkemizde; yaşanan yoksullaşmayla birlikte yargının iş yükü sürekli artmakta ve içinden çıkılamaz hale gelmektedir. İktidarın üst üste açıkladığı yargı reformu paketleri kimsenin derdine deva olmadığı gibi, ağır iş yükü altında ezilen yargı emekçilerinin sorunları her defasında görmezden gelinmeye devam ediyor.
ÇARPIK YARGI SİSTEMİNİN BEDELİNİ ÖDETMEYİN
Yargı sisteminin bağımsızlığını kaybetmesi, periyodik olarak çıkarılan yargı paketleri, dava sayılarındaki artış ve yıllarca süren dava süreçleri yargı emekçilerinin çalışma hayatını kâbusa çevirmiş durumdadır. Bir yandan iş yükü, bir yandan mobbing, bir yanda keyfi olarak açılan soruşturmalar, bir yandan mesai kavramı gözetmeksizin çalışmaya zorlanan yargı emekçilerinin sürekli olarak açıklanan yargı paketlerinde ekonomik, özlük ve sosyal haklarının düzeltilmemesi, yetkili olan sendikaların bu durum karşısında sessiz kalmaları yargı emekçilerinin üvey evlat muamelesi görmesine neden olmaktadır.
Yargı Emekçileri açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında bir ücret almakta olup, 2009 yılından bu yana ekonomik haklarında hiçbir ilerleme sağlanmamıştır.
23 Temmuz 2009 tarihi itibarıyla yasalaşan 6009 sayılı Yasa kapsamında yer alan 3717 sayılı Yasada yapılan değişiklikler yargı emekçilerinin aleyhine sonuç doğurmuş ve yargı emekçilerinin kazanılmış hakkı olan havuz parasının ortadan kaldırılmasına yol açmıştır.
Yargı emekçilerinin bu kâbustan uyanması, sendikamızca yıllardır gündemde tutulan taleplerinin gerçekleşmesinden geçiyor.
EMEKÇİLER SORUNLARINA ÇÖZÜM BULMAK İÇİN HAYKIRDI
Devrim Mol, basın açıklamasının devamında emekçilerin sorunlarına çözümleri şu şekilde sıraladı;
Ayrım yapılmaksızın, tüm yargı emekçilerine mesai ücreti ödenmesi sağlanmalıdır.
Ulaşım ücretleri ayrımsız her ilde verilmelidir.
Havuz paralarının, yargı emekçilerinin lehine olacak şekilde düzenleme yapılarak ödenmesine tekrar başlanmalıdır.
İş yükü nedeniyle personel alımına gidilmeyip yargı emekçilerinin üzerinde baskı kurularak sorunun çözümüne çalışılmaktadır. Bu uygulamadan vazgeçilerek yeterli personel istihdamı yapılmalıdır.
Yargı emekçilerinin 2802 sayılı Yasadan çıkarılarak diğer kamu görevlileri gibi 4483 sayılı Memurun Muhakâmatı Kanunu'na tabi olması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Mobbinge maruz kalan personelin durumunun değerlendirilmesi, mobbingin önlenmesi amacıyla kurumlarda bir kurul oluşturulması, mobbing uygulayan amire yaptırım uygulanması için düzenleme yapılmalıdır.
Yargı kurumlarında kreş açılmalıdır.
Mülakat değil, liyakat esas alınmalı, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarıyla kurum içinden atamalara devam edilmelidir.
Yargı hizmetleri sınıfı oluşturulmalı kadro ve unvanlar yeniden tanımlanmalıdır.
İşyerinde hiçbir pozisyon, kadro, unvan ve kademede cinsiyetçi iş bölümü yapılmamalıdır.
Büro Emekçileri Sendikası olarak yargı emekçilerinin taleplerinin karşılanması ve bağımsız bir yargı sistemi için mücadelemiz devam edecek.
Tüm yargı emekçilerini taleplerine ve bu haklı mücadelemize sahip çıkmaya çağırıyoruz!