“ Ortadoğu’nun kötü bir huyudur: Kimse daha güzel şeyler yapmasın, herkes aynı çamurun içinde onlarla birlikte debelensin isterler. Güzel olan her şeye saldırırlar ki, herkes onlar kadar çirkin olsun. Çirkin olmazsan kendilerinden saymazlar.” Diyor yazar Ece Temelkuran.

Gerçekten de öyle değil mi? Siyasette, sanatta, bilimde, edebiyatta, hatta sivil toplum örgütlerinde bile; başarılı, üretken, dürüst ve kaliteli insanlar ortaya çıktığında, engellenmiyor mu kifayetsiz muhterisler tarafından? Güzel olan, iyi olan her şeyi çirkinleştiren, çamur atan insanlar yüzünden değil mi bu az gelişmişlik, bu çirkinlik, bu zevksizlik! Bunca kıskançlık ve çekememezlik yıldırmıyor mu sanıyorsunuz, onca güzel insanı?

Bu konuda Tolstoy’ un güzel bir sözü var. Diyor ki:

“ Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma; ilk önce senin ellerin kirlenecek.”

“Meyveli ağacı taşlarlar” diye boşuna söylenmemiş aslında. Hele başarılı,

akıllı, eğitimli ve güzel işler yapan bir kadınsanız, hiç bir alanda, size kolay kolay fırsat vermezler! Bu konuda siyaset yapanların çalışması gerek ama siyasette bile yeterli sayıda kadın yok! Hatta kadın kotalarını da erkeklere ayıran parti liderleri var ne yazık ki!

Köşe başlarını tutan kalitesizler gürûhunun; daha iyi, daha kaliteli, daha başarılı olana asla fırsat vermeyen, onları engelleyen, dışlayan tavırları yüzünden, çözümlenemiyor en basit sorunlar bile! İçimize işlemiş bu yoz kültürden, bu kıskanç tavırlardan kurtulamazsak, korkarım hep Ortadoğulu kalacağız! Oysa uygarlık için, kalite çıtamızı yüksek tutmamız gerek!