Gazipaşa Koru Mahallesi’nde bulunan 301 bin metrekare büyüklüğünde denize sıfır 169 ada 35 parsele otel ve villa yapılması için hazırlandığı bilgisine ulaşıldı. Arazinin hazine arası olduğu öğrenilirken, Gazipaşa Hepimizin Platformu yaptığı açıklama ile alanın eşsiz bir güzellikte olduğu ifade edilirken alanın 2. Derece Doğal Sit Alanı olduğu 2 kilometre kıyı uzunluğunun bir ucunun ise 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olan Selinus Kalesi olduğu bildirildi. Aynı zamanda deniz kıyısına caretta carettaların ve Akdeniz foklarının ve diğer birçok canlının yaşam alanı olduğu ifade edildi. Hazine arazisine yapılmak istenen projenin Süleyman Ekşi’nin şirketi olan AHES Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) A.Ş.’nin yapması planlanıyor.
EMSALİN 2’YE KATLANACAĞI İDDİASI
Hazine arazisinin tahsisi için ilana ilk olarak yüzde 40 emsal olarak çıktığı ihale sonrası yüzde 80 emsale yükseltileceği ifade edilirken alana otel yapılması hem çevresel olumsuzluk doğuracağı hem de büyük bir rant projesi olduğu belirtildi. Gazipaşa Otel Projesi 1470-1, Gazipaşa Otel Projesi Çağrankaya Turizm 1472-1, Gazipaşa Otel Projesi Sour Turizm 1471-1 isimli 3 proje yapılacağı belirtildi.
TARIM DA ETKİLENECEK
Gazipaşa Hepimizin Platformu üyesi Kimya Mühendisi Murat Yıldırım, “Uzun menzilli deniz arıtma sistemi ve tüm çevre değerlerini etkileyen faktörler üzerinde araştırmalar yaparak Gazipaşa’nın geleceğini olumsuz yönde etkileyecek bütün olayların toplu değerlendirilmesi bakımından gündeme alınması için değerlendirme raporu sunulacak. Yapılması planlanan otellerin bölgeye ve çevreye kısa, orta ve uzun vadeli çevresel etkilerinin toplum sağlığına hem de Gazipaşa tarımını olumsuz etkileyeceği muhakkaktır” dedi.
HALKIN ARAZİSİNE OTEL
Gazipaşa Hepimizin Platformu’nun yaptığı açıklamada ise “Arazi hazine arazisidir. Yani kamunun, yani halkın… Kıyı planları eğer tüm kıyılarda uygulanırsa, tüm özel mülkiyetler dolduktan sonra bu değerli arazi, halka ait deniz kıyısında tek alan olarak kalacaktı. Halkımız tüm kıyı planları uygulandıktan sonra bu tahsisi öğrenseydi, bu arazideki yapılaşma o zaman başlasaydı, halkımız çok büyük tepkiler verebilirdi. Kaldı ki bir il ya da ilçe için kamu arazileri çok önemlidir. Gelişen kentlerde yeşil alanlar, sosyal tesisler, okullar, hastaneler, kamu binaları için mevcut haliyle kamu alanları zaten yetersiz durumdadır. Özel şirketlerin kazancı uğruna eldekileri de çıkarmak akıl işi değildir. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu tahsisle ve onaylanan kıyı planlarımızla, kendi kendisiyle çelişki içindedir” dedi.
“YANLIŞLARDAN DERS ÇIKARILMIYOR”
Açıklamanın devamında, “Bizler turizme ve turizm yatırımcısına karşı değiliz. Ama turizm bir ilçeye, topraklarını, tarım alanlarını, halkın önceliği olan kıyılardan yararlanma hakkını yok ederek gelemez, gelmemeli. Bunun için de tüm bu yatırımların dayanağı olan, halkın haklarını yok sayan 2019 yılında halkın aleyhine, yatırımcının lehine revizyonu yapılan ve şu anda 2019 yılında onaylanan ve askı süreçlerini tamamlayan bu planların geçerli olduğu kıyı imar planları değiştirilmelidir. Tüm günübirlik alanların yatırımcılara tahsis edilmesi gibi yanlışlıklar düzeltilmelidir. Korunan alan olan bölgede olmaması gereken emsal oranları, halkın kıyılara ulaşabileceği yollar, otoparklar, denize dik konumlanması gereken yeşil alanlar, parsellerde tek dev kütleli yapılaşmaya olanak veren sınırsızlıklar yeniden düzenlenmelidir. Kamu arazilerini yandaş şirketlere verip kıyıyı yerel halka kapatmak turizm değil, rant üretmektir. Kıyıları betona boğan bu anlayış, bizzat ilçenin turizm potansiyelini de yok etmekten başka bir şey değildir. Sonuç olarak bu kıyı planları hala uygulanmaya devam ediyorsa, değişmesi için hiçbir çaba gösterilmiyorsa bu bir dönemin yöneticilerinin rant odaklı şirketlerin çıkarları uğruna, ilçenin doğasını, tarım alanlarını ve halkını nasıl mahvettiğinin 21. yüzyıldaki örneği olarak tarihe geçecektir. Ancak bir ilçe halkının da başka yerlerdeki yanlış örneklerden hiç ders çıkarmadığının, göstergesi olacaktır aynı zamanda” denildi.