Yıllardır Antalya gündeminde tartışılan Karacaören 2 Barajı ile ilgili gelişmeler sürüyor. Antalya’nın su ihtiyacını karşılamak için yapılan Karacaören 2 Barajı’na atılan sanayi atıkları ve diğer kirlilikler sebebiyle baraj suyunun yeterli şekilde arıtılamadığı ve Antalya’ya temiz suyun gelemeyeceği belirtiliyor. Konuyla ilgili Akdeniz Gerçek’e konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, “Kamuoyunda Kırkgöz kaynaklarının devamı olan Kovanlık kuyularından su temini projesi, Karacaören2 barajı su temini projesi, alternatif ve temiz kaynak olarak değerlendirilen Oymapınar barajı su temini son yıllarda sürekli gündeme gelmektedir. Gündemde olması gereken bir konu da 8 Mayıs 2014 tarihinde çıkarılan 'İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği'nin ‘Su Kayıplarının Azaltılması’ başlıklı 9.'uncu maddesinde belirtilen su kayıp oranı belediyelerde yüzde 25 düzeyine indirilmesi yükümlülüğüdür. Antalya’da önceliğimiz yüzde 50’lere yaklaşan kayıp kaçak oranının yüzde 25 seviyelerine düşürülmesi olmalıdır. Yoksa kaynak tercihiniz ne olursa olsun suyu doğru yönetmedikten sonra sürekli yeni kaynaklara ihtiyaç duyarsınız” dedi.
“ŞEFFAF ÇALIŞMALAR ORTAYA KONULMALI”
Menderes Türel ve Mustafa Akaydın dönemlerinde başlatılan çalışmalar hala sorunlar devam ederken Antalya’nın içme suyu sorunu da gün geçtikçe tırmanıyor. JMO Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, “Bu çalışmalar neticesinde Karacaören Barajı’na bırakılan atıkların arıtmadan geçip geçmediği, balık çiftliklerinin tamamen kaldırılıp kaldırılmadığı, projenin ne aşamaya kadar imalatının tamamlandığı, hayata geçirilmesi için gerekli yatırım miktarının ne olduğu, yapılacak arıtma ile suyun İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğe uygun hale gelip gelmeyeceği konuları akılda soru işaretleri kalmayacak ölçütte katılımcı ve şeffaf bilimsel çalışmalarla ortaya koyulmalıdır ve bilime dayandırılmalıdır. Biz meslek odası olarak üstümüze düşen görevi yerine getirmek için hazırız” dedi.
“GÜNEŞTEN FAYDALANMAK ZORUNDAYIZ”
Başkan Mustafa Karancı, “Mevcut durumuna baktığımızda ortak yaşam alanımız olan Antalya’da içme suyu kaynaklarına ilişkin ASAT verilerine bakacak olursak Antalya’nın beş Merkez İlçesinin (Aksu, Döşemealtı, Kepez, Konyaaltı, Muratpaşa) içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarının yüzde 99’unu yer altı derin kuyulardan, yüzde 1’ini ise kaynak sularından temin ettiği görülmektedir. İçme ve kullanma suyu ihtiyacının yüzde 99’unu yer altı derin kuyulardan sağlayan Antalya’mızı bekleyen en büyük tehlike plansız, programsız kentleşme, yoğun göç, yüksek turizm etkisi ve tarımsal faaliyetlerin baskısı altında kalmasıdır. Buda bizleri yeni kaynaklar bulma zorunluluğu doğurmaktadır. Sürekli yeni açılan sondajlarla yeraltı suyu seviyelerimiz hızla düşerken, suyun çıkarılması için kullanılan pompaj enerji maliyeti her gün artmaktadır. Artan enerji maliyetleri için GES projeleri olmazsa olmaz. Güneşten faydalanmak zorundayız” dedi.
SU KRİZİ TIRMANIYOR
Suyun vazgeçilmez kaynak olduğunu belirten JMO Şube Başkanı Mustafa Karancı, “Su, insanlığın yaşamını sürdürmesi için en temel gereksinim olup her insan yaşamını sürdürmek için güvenilir su kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır. İnsanoğlu için taşıdığı yaşamsal öneminin yanında, ülkelerin varlığı, güvenlik çıkarları, ekonomik gelişimleri açısından da büyük öneme sahip doğal bir kaynaktır. Dünyadaki toplam suların yüzde 97,5’i okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su olarak bulunuyor. Geriye kalan sadece yüzde 2,5’i tatlı su olarak bulunmaktadır. Bu kadar az olan tatlı su kaynaklarının da yüzde 90’ının kutuplarda buzul halinde bulunması sebebiyle kolaylıkla yararlanabileceğimiz elverişli tatlı su miktarı çok azdır. Antalya’mız ülkemiz su potansiyelinin yüzde 9’una sahiptir. Bu potansiyel durumuyla Türkiye geneline göre şanslı sayılabilecek bir konumdadır” dedi.
“SU TİCARİ META DEĞİLDİR”
Karancı, “Kayıp ve kaçak sorunu hatların yenilenmesi, denetim ve kontrollerin arttırılması, Scada’ya ve teknolojiye yatırım yapılarak uzaktan izleme ve kontrol sistemlerin kurulması ile hızlıca çözüme ulaştırmak zorunda olduğumuz ana problemlerimizden bir tanesidir. Burada kamu zararı söz konusu olup acil çözüm için gerekli yatırımların yapılması gerekmektedir. Alternatif su kaynakları olarak gündeme gelen su temin projeleri bu iyileştirmelerle birlikte ele alınmalıdır. Hangi kaynaktan temin edileceği konusunun açıklığa kavuşturmak için başta Antalya Büyükşehir Belediyesi, ASAT, DSİ, Üniversiteler ve meslek odaları olmak üzere tüm paydaşların katılacağı çalışmalar yapılması zorunluluktur. Bu sorunu ancak ortak akılla çözebileceğimize inanıyoruz. Çünkü suyun stratejik öneme sahip olduğunu biliyoruz ve siyaset üstü görüyoruz. Su bizlere miras değil, gelecek nesillere emanettir. Ticari ve siyasi bir meta haline getirilmesini asla kabul etmeyiz” diyerek açıklamasını tamamladı.
