Dünyanın en önemli turizm destinasyonları arasında yer alan Antalya, 2024 yılında 17 milyon 278 bin 103 turist ağırladı. Turizmciler bu yılın hedefini ise 18 milyon olarak belirledi. Daha çok her şey dahil sistemle Antalya’daki 5 yıldızlı otellere gelen turistler, tatil süreleri boyunca kent merkezine çıkma gereği duymuyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri de Türkiye’deki hayat pahalılığı ve artan enflasyon olarak gösteriliyor. Düzenlenen turlarda turistlerle birebir diyalog kurma fırsatı yakalayan rehberler adına süreci Antalya Rehberler Odası(ARO)Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Şana, değerlendirdi.
Şana, kente gelen turistlerin en çok pahalılıktan şikayet ettiğinin altını çizdi. Türkiye’nin uzun yıllar turist sayısını katlayarak gitmesinde Avrupa’daki rakiplerine göre uygun fiyat politikasının etkili olduğunu anımsatan Şana, “2 çocuklu aile İtalya’ya tatile gittiğinde 3 bin avroya o tatil yapıyorsa aynı tatili ülkemizde yarı fiyatına yapıyordu. Türk turizmi bundan kazanıyordu. Genel koşulların ağırlaşması nedeniyle Türkiye’de ciddi fiyat artışları oldu, bu turiste de yansıyor. Her ne kadar dövizle Türkiye’de tatil yapsalar, yiyip içseler de yükselen fiyatlar onları da rahatsız ediyor. Bundan 10 sene önce bir turist 10 avroya güzel bir yemek yiyebilirken, şuan en az 0-25 avro ödemesi gerekiyor. Genel bir hayat pahalılığı var” diye konuştu.
“TURİST CEBİNDEKİ PARAYI HESAPLIYOR”
Turistlerin de fiyatları yakından takip ettiğini dile getiren Şana,“Biz nasıl cebimizdeki parayı en iyi şekilde değerlendirmek istiyorsak, onlarda aynısını yapıyor. Geliyor buraya ciddi fiyat artışları olmuş. Bu durum turistin alışverişine, yeme içmesine yansıyor. Turist çarşıda elleri kolları kalmaz şekilde torbalarla dolaşırken, şimdi öyle bir durum yok. Çünkü hayat pahalılığı ciddi oranlarda. En çok şikayet ettikleri konu bu. Şuan ben arkeolog gruplarıyla fazla çalışıyorum ve gezilerimiz Şanlıurfa ve civarına. O bölgelere 35 yıl önce de tur yapıyorduk. İnsanlar bir şeyleri alacakken bize danışırdı, gözlüğe istenen ucuz fiyat karşısında şakına dönerlerdi. Ama şimdilerde o bölgelerde bile fiyatlar anormal düzeyde. Önceden yeme içme dahi ucuzdu ama artık öyle değil. Hayat pahalılığı en önemli konulardan biri” ifadelerine yer verdi.
Tur giderlerinin de arttığına dikkat çeken Şana, geçen yıl ören yerine giriş fiyatlarına iki kez zam yapıldığını ve ardından avroya sabitlendiğini kaydetti.
ÖREN YERLERİNE GİRİŞ BEDELİ AVROYA BAĞLANDI
Turistin Paris’teki Louvre Müzesi’ni 35 avroya gezdiğini Türkiye’de ise Efes’in 40, Topkapı Sarayı’nın 50 avroya gezebildiğini aktaran Şana, “ 2 çocuklu aile için maliyet 200 avro. Avro olarak ören yeri ve otel için hesabınızı yaptınız ama bir diğer önemli gider ulaşımdır. Otobüs şirketine şuan gitseniz, bize haziran ayı için fiyat ver derseniz, alamazsınız. Size en fazla 3-4 haftasına araç verebilir. Çünkü maliyetin ne olacağı bilinemiyor. Bütün bunlar turizmi ciddi şekilde sıkıştırıyor. Biz Türk vatandaşıyız Yunanistan’da daha ucuz tatil yapabiliyorum, acıklı değil mi ayıp değil mi?” ifadelerine yer verdi.
Türkiye’de her yıl değişik ören yerlerinin keşfi yapılmasına rağmen insanların gidip göremediğinden yakınan Şana, ama bu ekonomik ortamda gelemediğinden yakındı.
HER ŞEY DAHİL SİSTEM OTELDEN ÇIKARTMIYOR
Kaleiçi’ndeki en küçük otelde bile uygun fiyata oda bulunamayacağına dikkat çeken Şana, “Arap turistler çok geliyor. Onların mali yapısı farklı. Turist bu ülkeye gelecek, mutlu olacak, diyecek ki, ‘ Ya ben şunu gördüm de şunu da göreyim. Oda rehberler aracılığıyla olacak. Ama son zamanlarda gelen profil hangi millet olursa olsun o kadar değişti ki sadece deniz, kum, otel. Turist, her şey dahil sisteme ödeme yaptım diye düşünüyor ve tura çıkmıyor.Haziran, ağustos döneminde gelen turistler otelden kolay kolay çıkmıyor. Çıkmak isteyenin de şöyle bir handikapı var. Biz ülkenin en sıcak bölgelerinden biriyiz. Sıcaklıklar çok yüksek o nedenle gecede ören yerleri ziyarete açık olsun. Var ama yeterli değil”dedi.