Alanya'da Suyun Gözü Şelalesi'nin Yolu Genişletiliyor Alanya'da Suyun Gözü Şelalesi'nin Yolu Genişletiliyor

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi, eğitimin kamusal bir hak olduğu ve tüm çocuklara eşit, bilimsel, laik, parasız ve nitelikli biçimde sunulması gerektiği anlayışı üzerine inşa edilmiştir. Ne yazık ki bu anlayış, özellikle son 20 yıldır sistemli bir biçimde tasfiye edilmektedir. Bugün geldiğimiz noktada, kamusal eğitim ideali yerle bir edilmiş, Millî Eğitim Bakanlığı anayasal sorumluluğu olan eğitimde fırsat eşitliğini sağlama görevini açıkça reddeder hâle gelmiştir.

Antalya'da Eğitim Emekçilerinin Adalet Arayışı Sürüyor

Bu ret, sadece sözde değil; uygulamada da kendisini göstermektedir. Bunun en somut örneği ise "proje okulları" adı altında sürdürülen politikadır.

TEPKİLER BÜYÜYOR

Proje okulu ilan edilen Türkiye’de köklü liselerin öğretmenleri bir bir görevden alınırken kamuoyunun tepkisi de yükseliyor. Önceki gün Antalya Anadolu Lisesi'nde öğretmenlerin görevden uzaklaştırılmaları protesto edilmiş ertesi gün ise Hacı Dudu Mehmet Gebizli Anadolu İmam Hatip Lisesi önünde yapılan eylem ile uygulamaya ikinci kez tepki gösterilmişti. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in, MEB müsteşarı olduğu süreçte; 14 Mart 2014 tarihinde TBMM'den çıkarılan 6528 sayılı yasaya eklenen bir madde ile mevzuata "Proje Uygulayan eğitim kurumu" kavramı girmişti.  Köklü liselerin de aralarında bulunduğu birçok okul, proje okulu ilan edilmesi ile birlikte öğretmenlerin yer değiştirilmesine yol açtı. Antalya Anadolu Lisesi ve Adem Tolunay Anadolu Lisesi’nde bazı öğretmenler görevden uzaklaştırılmış ve norm fazlası denilerek başka okullara tayin edilmesinin önü açılmıştı. Günlerdir süren protesto eylemlerinin sonuncusu Adem Tolunay Anadolu Lisesi’nde gerçekleşti. Yapılan açıklamaya da lise öğrencileri ookul bahçesinde oturma eylemi yaparak destek verdi. Yapılan eyleme CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı, CHP Konyaaltı İlçe Başkanı Demet Gündüz, eğitimciler, veliler ve çeşitli sendikalar destek verdi.

ADEM TOLUNAY’DA 5 ÖĞRETMEN UZAKLAŞTIRILDI

Eğitim-İş Antalya 1 No’lu Şube Başkanı Sadık Acar okul önünde yaptığı açıklamada, “2014 yılında, dönemin Bakanı Nabi Avcı tarafından 44 okulda başlatılan ve başlangıçta “ulusal ve uluslararası projelerin yürütüleceği özel okullar” şeklinde sunulan bu model, bugün itibariyle 2318 okula ulaşmış, kapsamı büyütülmüş ancak içeriği boşaltılmıştır. Proje okulları adı altında yapılan şey, açıkça eşitsizliğin kurumsallaştırılması, öğretmenin hukuki güvencelerinin yok edilmesi, eğitimde liyakatin ve yerleşik kültürlerin tahrip edilmesidir.     Bugün önünde basın açıklaması yaptığımız okul Antalya’da en başarılı gözde okulllarından birisidir. büyük kıyımın yapıldığı okuldur. Adem Tolunay Anadolu Lisesinde görev süresi dolan 38 öğretmenden 5’inin görev süresi uzatılmamış, meslektaşlarımız açıkta kalmıştır. Anlayış şudur. Bizden değilseniz, bizim gibi düşünmüyorsanız değil bu okulda çalışmak yaşamaya bile hakkınız yok. Antalya’daki 89 proje okulunda görev yapan birçok öğretmen arkadaşımız hiçbir kriter olmaksızın okullarından uzaklaştırılmıştır” dedi.

Antalya'da Eğitim Emekçilerinin Adalet Arayışı Sürüyor

BU UYGULAMA İHANETTİR

Başkan Acar, “Bugün öğretmenler kıyıma uğruyor, sürgün ediliyor. Okulların yıllardır oluşan çalışma iklimi darmadağın ediliyor. Öğrencilerin sınava aylar kala alıştığı öğretmenlerinden koparılması, eğitimde istikrarı yok ediyor. Bu bir proje değil, bir tasfiye operasyonudur. Bu itiraf, aslında bütün bu sürecin siyasi ve ideolojik bir projenin ürünü olduğunu göstermektedir. Proje okulları uygulaması ile bakan, 80 bine yakın öğretmeni doğrudan kendisi seçme ve atama yetkisini elinde toplamaktadır. Yani artık öğretmenlerin bilgi birikimi, başarı belgesi, akademik unvanı ya da hizmet puanı değil; bakanın onayı belirleyicidir. Bu da açıkça, mülakat düzeninin öğretmen atamalarındaki yeni biçimidir. Bugün yüzlerce öğretmenimiz, yıllardır görev yaptığı, okulun kültürüne katkı sunduğu, öğrencileriyle aile gibi olduğu okullarından gerekçesiz ve ani bir şekilde sürülmektedir. Norm kadro fazlası bahanesiyle, liyakatla atanmış on yıldan fazla emek veren öğretmenler başka ilçelere, bazen 100 kilometre öteye gönderilmek istenmektedir. Bu sadece hukuka aykırı değil, aynı zamanda eğitimin ruhuna, okul kültürüne, öğrenci-öğretmen ilişkisine ihanettir” dedi.

ÖĞRETMENİ SÜRGÜN ETMEK HANGİ VİCDANA SIĞIYOR?

Başkan Acar, “Öğretmenin oradan alınmasının objektif gerekçesi nedir? Yıllarca görev yapan, başarı belgesiyle ödüllendirilmiş, yüksek lisans ve doktora sahibi öğretmenler hangi kriterle yetersiz görülmüştür? -Yerlerine atanacak kişilerin liyakatini kim ve neye göre belirlemiştir? Aynı okulda yıllarca çalışan öğretmenleri bir gecede sürgün etmek hangi pedagojiye, hangi hukuk devletine, hangi kamu vicdanına sığar?  Devlet memurluğu güvencedir. Devlet memurluğu, siyasi iktidara göre değil; anayasa ve yasalara göre görev yapma sorumluluğudur. Bugün proje okulları aracılığıyla yapılan şey, bu güvenceyi ortadan kaldırmak, öğretmenleri itaate zorlamaktır. Eğitim-İş olarak bir kez daha altını çiziyoruz: “Proje okulu” adı altında yürütülen bu uygulama, bir okul geliştirme projesi değil; siyasi iktidarın kendi memurunu, kendi neslini ve kendi toplumunu yaratma projesidir” dedi.

YILLARIN EMEĞİ TASFİYE EDİLİYOR

Başkan Acar, “Köklü okulların emekle, alın teriyle, yılların birikimiyle yetiştirdiği öğretmenler bir bir tasfiye ediliyor. Bu sadece bir personel değişimi değil; bir hafızanın, bir kültürün, birikimin ve Cumhuriyet’in eğitim anlayışının sistemli biçimde tasfiyesidir. Neden mi? Çünkü onların hedefi açık: Liyakatsizliği teşvik ederek biat eden kadrolar yaratmak, düşünmeyen nesiller yetiştirerek sorgulama kültürünü ortadan kaldırmak, Cumhuriyet'in temelini oluşturan laik, bilimsel ve kamusal eğitimi çökertmek. Kırk yıllık bir öğretmeni, yıllarını eğitime ve öğrencilerine adamış bir insanı, tek bir yazıyla, tek bir imzayla görevden almak kolay. Ama onun öğrencilerinin yüreğinde bıraktığı izi, düşünce dünyasında açtığı kapıları, hayata dokunuşunu silmek imkânsız. Gerçek öğretmen, sınıflarda sadece ders anlatmaz; geleceği şekillendirir, insan inşa eder. Bugün sistemli bir şekilde görevden uzaklaştırılan o öğretmenler, aslında Cumhuriyet’in devrimci eğitim mirasını temsil ediyor. Ve artık çok açıktır ki, yavaş yavaş aşındırdıkları Cumhuriyet’in en derin, en hayati damarına ulaştılar: Eğitime. Çünkü biliyorlar ki Cumhuriyet’i yıkmanın en kestirme yolu, onu var eden eğitim devrimini yok etmektir. Köy Enstitülerinden bugüne taşınan ilerici eğitim anlayışını tasfiye etmek; özgür, eşit, laik bir toplum idealinden vazgeçirmek demektir” dedi.

PROJE DEĞİL ADALET İSTİYORUZ

Başkan Acar, “O öğretmenler yalnızca bir meslek grubunun değil, bir halkın vicdanıdır. Buradan hem Millî Eğitim Bakanlığı’na hem siyasi iktidara sesleniyoruz: Tüm öğretmenler için eşit ve adil atama sistemi istiyoruz. Tüm öğrenciler için eşit ve nitelikli eğitim hakkı istiyoruz. Öğretmenlerin sürgünle terbiye edilmediği, eğitimde liyakat ve hukuk ilkesinin esas alındığı bir sistem istiyoruz. Eğitim-İş olarak biz, hiçbir öğretmenimizin yalnız olmadığını bir kez daha hatırlatıyor, bu hukuksuz atamalara karşı her türlü yasal mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz. Proje değil, adalet istiyoruz. Bu adaletsizliğe karşı yalnız biz değil, halk da sessiz kalmıyor. Ülkenin dört bir yanındaki birçok köklü okulda, öğrenciler ve mezunlar, yıllarını eğitime vermiş öğretmenlerine sahip çıkmak için eylemler başlatmıştır. Gençlerimiz, kendilerine ışık tutan öğretmenlerinin yanında durarak yalnızca bir hak ihlaline değil; Cumhuriyet’in eğitim anlayışına da sahip çıktıklarını haykırmaktadır. Bu dayanışma, karanlığa karşı yanan umut ateşidir. Ve biz o ateşi birlikte büyüteceğiz. Proje değil, adalet istiyoruz” diye konuştu.

Muhabir: Arda KIR