Antalya Kent Konseyi’nin, 21. Yüzyılda Antalya Çalıştayları kapsamında, ‘Rota: Sanat Şehri Antalya’ oturumu Kent Konseyi Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Oturum konuşmacılarından Gazeteci Yazar Gürsel Kaya, Antalya’da çok sorun olduğunu; bu kadar çok kültürel ve tarihi artılara sahip coğrafyada dünya çapında ressam, tiyatrocu, sinemacı, heykeltraş, romancı ve şairin yetişmediğini sordu.
GÖÇ, ÇARPIK KENTLEŞME VE İMAR SORUNUNU ORTAYA ÇIKARDI
Sporda da durumun aynı olduğunu işaret eden Kaya, “Dünya çapında sporcumuz da yok. Bunun mutlaka sorgulanması gerekir. Antalya estetiğe sahip bir kent midir, yada bir estetiği var mıdır? Eğer bir kentte estetik yoksa, orada sanattan bahsedilebilir mi? Bir kentte sanat, sanatçı yoksa oradan estetikten bahsedilebilir mi? Antalya’da neden estetik eksikliği var? Sadece ülke içinde değil, Antalya dünyada bir cazibe haline geldi. 1970’li yıllarda, ‘Antalya’ya koş’ şarkısıyla birlikte kent göç merkezi haline geldi. Sayısal olarak bu kent, bir göçe maruz kaldı. Ani ve düzensiz göç birden bire çarpık imar uygulaması, çarpık kentleşme sorununu ortaya koydu. Şehir birden bire ve kocaman büyüdü. Anlamsız ve gereksiz büyüdü. Bu büyümeyle kentin, varolan doğal ve kültürel değeri yok edildi.” dedi.
KÜLTÜREL DEĞERLER RANTA KURBAN EDİLDİ
13 yıl belediyelerde başkan yardımcılığı görevinde bulunduğunu hatırlatan Gürsel Kaya, “Her ay bir meclis yapılır, 10 madde vardır, bunların 9’u imar plan uygulaması veya plan değişikliğidir. Bu değişiklikler, sanata ve kültüre göre yapılmaz, ranta göre yapılır. Bu durum bütün belediyelerde vardır. Maalesef bu kentin var olan kültürel, çevresel, doğal yapısı ranta kurban edilerek, kent estetiği bozulmuş, yeni bir çağdaş estetik kavramı yaratılamamıştır. Yoğun göçle birlikte Antalya çok kültürlü bir kent haline getirilmiştir. Çok kültürlü bir kent, ortak kent kültürü, bilincinde ve kimliğinde buluşmayı başaramamıştır.” ifadelerine yer verdi.
HEMŞEHRİ DERNEKLERİ KENT KÜLTÜRÜNÜ ENGELLİYOR
Kaya, hemşeri dernekleri sayısının Antalya’da fazla olduğunu işaret etti. Gürsel Kaya, bu hemşehri derneklerinin statükocu yaklaşımı, kendi kültürlerini koruma ve kollamacı yaklaşımının ortak bir kent kültürü oluşturmada engel teşkil ettiğini savundu.
ANTALYA ANLIK YAŞIYOR, ANLIK TÜKETİYOR
Antalya’da insanların ev sahibi gibi değil, misafir gibi yaşadığının altını çizen Kaya,“Misafir gibi yaşayan insan, bu kentin ne kültürüne, sanatına, coğrafyasına, geçmişine, şimdiki zamanına yada geleceğine sahip çıkamaz. Anlık yaşayan, anlık tüketen bir kent haline gelir. Antalya anlık yaşıyor, anlık tüketiyor. Antalya’da estetikten söz etmek mümkün değil. Kentlilik bilincini oluşturamadığımız sürece, kasaba anlayışıyla malasef bir kent kültüründen bahsetmemiz mümkün değildir.” dedi.
Antalya’da yıllar içinde bir sanat politikası oluşturulamadığını dile getiren Kaya, sanatın ve sanatçının politika malzemesi olarak kullanılmaya başlandığını belirtti.
SANAT POLİTİKASI ELEŞTİRİSİ
Son 25 yılda bunun daha çok ortaya çıktığını ifade eden Kaya, “Sanat ve sanatçı, siyasetin, siyasetçinin gölgesine en başta ekonomik anlamda itilmiştir. Bu kıskaçtan çıkamadığımız sürece, bir sanat politikasına ve sanatçıya sahip çıkmak mümkün olmayacaktır. Sanat politikaları bilimle, bilgiyle, verilerle oluşturulur. Bir kentte sosyolojik yapı, sanatsal anlamda incelenmemiş ve bir takım veriler tespit edilmemişse orada sanat politikası yaratmak mümkün değildir. Şu kadar sanatsal ve kültürel etkinlik yapıldı. Biz bu katılanların, cinsiyetini, yaşını, eğitim düzeyini, kaç kez katıldığını bunları tespit etmediğimiz sürece önümüze bakıp sanat politikası oluşturmamız mümkün değil. Bu kentin en büyük eksikliklerinden biri de budur.” diye konuştu.
BİR İKLİMSEL ETKİ
Kaya, sanatın ve sanatçının envanteriyle de ilgili büyük boşluklar olduğunu belirtti. İklime bağlı olarak yaz mevsiminde sanatsal etkinliklerin kesintiye uğradığını aktaran Kaya, yaylalarda sanatsal etkinliklerin yapılmasını öneri olarak sundu.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Bir çok sanatsal etkinliğe rağmen Antalya’nın bir sanat şehri olmayışının nedenlerinin araştırılması gerektiğini vurgulayan Kaya, “Nitelik mi yada nicelik mi tartışması yapılmalıdır. Gerçekleri konuşmaktan kaçınmamalıyız. Sanat eğitimine okullarda önem vermeliyiz. Kurumlar arasındaki iletişim eksikliği giderilmeli. Hazırlanacak aylık sanat bülteni tek merkezden takip edilmelidir. Estetikten ve koordinasyondan yoksun,ayrıca iklimsel sorunlar yaşayan sanat estetiği ve eğitimi tam anlamıyla oluşmamış bir kentte, politikaya kurban edilmiş sanatın ve sanatçının yaşaması, gelişmesi böylesi çalıştaylarla mümkün olur.” değerlendirdi.