Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, tıp fakültesi öğrencilerinin en çok asistanların tavırlarından şikayetçi olduklarını aktararak, “Kendi asistanlığımı hatırlıyorum ve şimdiki asistanları görünce üzülüyorum, usta çırak ilişkisini unuttuk. Asistanlarımız empati yeteneklerini kaybetti. Hastalarınızı anne, baba, kardeşiniz, çocuğunuz gibi görün, onlara dokunmayı unutmayın.” tavsiyesinde bulundu.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'nce, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla, Atatürk Konferans Salonu’nda tören düzenledi. Törene öğrenciler ve akademisyenler ve doktorların ilgisi yoğun oldu. Törende konuşan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yeşim Şenol, bugün yalnızca bir mesleği değil, insan sağlığına adanmış bir ömrün bilime olan inancı ve bu kutsal yolda verilen emekleri anmak için bir arada olduklarını dile getirdi.
"Vatanseverliğin ve Bağımsızlığın Simgesi"
14 Mart’ın Türkiye’de tıp eğitiminin temel taşı ve tıp bayramı olarak kutlandığını aktaran Şenol, “14 Mart sadece bir tarih değil bilim ve vatan sevgisinin birleştiği hekimlerin toplum için verdiği mücadelenin de simgesidir. İstanbul’un işgali sırasında tıp öğrencileri ve hekimler işgale karşı seslerini yükseltmiş, bağımsızlık mücadelesinde en önce yer almışlardır. O günden sonra tıp bayramı aynı zamanda vatanseverliğin ve bağımsızlığında simgesi olmuştur. Yüksek öğretim ve tıp eğitimi büyük bir değişimin içinde, bir yandan dijitalleşme ve yapay zeka, bir yandan da sağlık hizmeti sunumundaki değişiklikler hekimleri bir çok beceri açısından yeterli olmaya zorluyor.” dedi.
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, tıpçıların mücadeleci insanlar olduğunu belirterek, genelde de mücadeleyi seven insanların tıp fakültesini tercih ettiğini kaydetti.
Asistanlara Çağrı
Dünyanın en güzel mesleğinin doktorluk olduğunu ve beyaz önlüğün en güzel kostüm olduğunu altını çizen Özkan, “900 yataklı hastanemiz açılacak eğitim ve hizmet kalitemiz daha da artacak. Akdeniz Üniversitesi’nden öğrencilerimize neyden şikayetçi olduğunu sordum. Asistanların tavırlarından şikayetçi olduklarını söylediler. Kendi asistanlığımı hatırlıyorum ve şimdiki asistanları görünce üzülüyorum. Tıp evet iyi bir yere gitti. Usta çırak ilişkisini unuttuk. Lütfen onu hatırlayalım, çok kıymetli ustalarınızdan kitapta bulamayacağınız çok şey öğreneceksiniz. Asistanlarımız empati yeteneklerini kaybetti. Bir damar yolunu takmak bir insana çok kolay bir şey değil. Muhtemelen hepinize damar yolu takılmış, kan alınmıştır. Ne kadar can yakıcı bir şey ki en basit işlem aslında. Hastalarınızı anne, baba, kardeşiniz, çocuğunuz gibi görün. Hastalara dokunmayı unuttuk, gözlerine bakmayı unuttuk arkadaşlar. Lütfen bunları yapmayı unutmayın. Doktorluk mesleğinin en önemli özelliğinden biri iletişim ve etik değerlerdir. Başka mesleklerde etik değerler elbette kıymetli ama tıpta o değerlere sahip olduğunuz zaman ortaya bambaşka şeyler çıkıyor. Çok iyi hocalarla çalıştım. Tuncer Karpuzoğlu ile Alper Demirbaş ile çalıştım, Ömer Özkan ile çalışıyorum. Onlar hastalarına kendi canı gibi bakıyorlardı. Alper Demirbaş’la ben asistanken organ nakli yapardık, hastasının böbreğinden bir damla kan gelsin diye iki gün başında beklerdi. Bu anlamda bu şekilde mesleğinizi icra ederseniz sonuç bambaşka oluyor. Doktorluk mesleğinde ilgili iletişim çok önemli.” ifadelerine yer verdi.
"Sağlık Turizmindeki Tehlike"
Doktorluğun çok evrensel bir meslek olduğuna değinen Özkan, “Bir başka ülkeye gitmenize gerek yok. Türk tıbbı ileride ama sağlık turizminde bir ivme kaybetmeye başladık. Prestij çok zor elde ediliyor, onu birkaç hamle ile yıkabilirsiniz. Biz darmadağın etmek üzereyiz şuan, hep beraber bir şeyler yapalım. Türkiye’de yapılan sağılık turizmi için Turkish tip diyorlarmış artık. Bu anlamda bize çok iş düşüyor. Biz temel tıbbi unuttuk. Temel tıp, tıbbın temeli. Bu bağlamda çok iyi hizmet uygulayıcılarıyız ancak hizmeti değil, sağlık teknolojilerine yön veren bizler olmalıyız. Buda temel tıptan geçiyor. Ekosistem yaratmalıyız. Biz yeni sağlık merkezi kurduk. Orada yapay organ ve aşı üzerine çalışacağız. Geleceğin 50 yılını bilmek çok önemli.50 yıl sonra yapay organlarla uğraşacağız. Temel tıbbı önemseyin. Temel tıbbı ötelemeyin. Doktorluk sadece hasta tedavi etmek değil. Önce koruma sonra tedavi. O tedavileri yönlendirme yapmak bizim elimizde olmalı ve biz yapmalıyız. Bunda da geç kalıyoruz. Hastanemizi devraldığımız zaman güzel şartlarda hizmet etmeye devam edeceğiz. Geleceğe ümitle bakın. Bir çok insanın yurt dışına gitmek gibi bir hayali var. Biz oralara gittik geri geldik. Oralar sizin kırmızı halılarla karşılandığınız yerler değil. Bu ülkeye sahip çıkın, oraların muhteşem olduğunu düşünmeyin. Gidip göreceksiniz. Geleceğimiz çok parlak yeter ki işinizi en iyi şekilde yapın” ifadelerine yer verdi.
"Sağlıkta Dönüşüm Programına Eleştiri"
Antalya Tabip Odası Başkanı Hüseyin Can Ertürk, Akdeniz Üniversitesi’nin Türkiye hatta dünya çapında büyük bir gelişme gösterdiğinin altını çizdi.
Tıp mesleğinin hep gelişime açık olduğunu dile getiren Ertürk, “Günümüz teknoloji çağı, hizmet sadece Türkiye’ye değil tüm dünyaya olmalıdır. Türk hekimleri bunu sağlıyor, daha da ileriye gideceğiz. Dünyada Türk hekimler aranan hekimler arasına girdi. Sağlıkta dönüşüm programından sonra hastanın müşteriye doğru dönmesi, hastanede yığılmaları arttırdı, koruyucu tıptan, tedavici tıbba yöneldik. Bunun önüne geçmeliyiz. Yıllardır bizim odamızla üniversite arasında iletişim sorunu olmuştur. Artık hep birlikte hareket ederek, sizler için yapılacaklarda bizimde bir katkımız olacak.” açıklamasında bulundu.
Konuşmaların ardından Rektör Özkan, akredite olan ana bilim dallarına belgeleri sundu. Program hafta nedeniyle düzenlenen organizasyonlarda madalya ve kupa kazananlara ödüllerinin verilmesiyle sona erdi.