-CHP’li
Antalya Büyükşehir ve Muratpaşa Belediyesi Meclis Üyesi Songül Başkaya, Akdeniz Üniversitesi Kampüsü’ndeki stadyumun tuvaletlerinin kapılarına
türbanlı kadın ile fesli ve şalvarlı erkek simgelerinin
yerleştirilmesini eleştirdi.
-Başkaya, “Son dönemde bu Antalya’da da çok yaşadığımız görmeye başladığımız bir
tablo. Herkes kendi yaşam ve inanç koşullarını özgürce yaşamalı, ama kimse
kimsenin yaşam şekline müdahale etmemeli, dayatmamalı, belli kalıplara
sokmamalı” dedi.
Cumhuriyet Halk Partili Antalya Büyükşehir
ve Muratpaşa Belediyesi Meclis Üyesi Songül Başkaya, Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Kampüsü’ndeki
stadyumun tuvaletlerinin kapılarına türbanlı kadın ile fesli ve şalvarlı erkek simgelerinin
yerleştirilmesini sert bir dille eleştirdi. Görüntülerin Akdeniz
Üniversitesi’ne yakışmadığını söyleyen Başkaya, şöyle konuştu: “Son günlerde ülkenin gündemine düşen
meselelerden bir tanesi de Antalya’da Akdeniz Üniversitesi Kampüsü’ndeki
stadyumun tuvaletlerinde simgelerde yerleştirilen figürler. Çok iyi bilindiği
gibi kadın erkek tuvaletlerinde hep şapka, ayakkabı veya saçları açık bir kadın
tipi ve karşısında bir erkek figürü yer alırdı. Modern dünyada da baktığımızda
genel simgeler içerisinde bu figürler en çok kullanılanlar arasındadır. Biz
tabi çok kullanmadığımız için görme imkânımız olmadı. Yoksa bizim de
dikkatimizi çekebilirdi. Kamuoyunda sosyal medya üzerinde yayılan daha sonra da
bir internet sitesinde dikkatimi çeken bir konu benim de tepki vermeme neden
oldu. “
FARLILIKLAR RENKLERİMİZ AMA..
“Ülkeleri
karıştırmak için hep kullanılan genelde de kapalı ve muhafazakâr toplumlarda çatışma
unsuru noktası haline getirilen noktalardan bir tanesi de giyim kuşam ve mezhep
ayrımı gibi noktalar. Son dönemde Türkiye’de bunu çok yaşar olduk. İnsanların
yaşam şekilleri farklı olabilir. Bu farklılıklarda zaten bizim zaten
renklerimizdir. Ama bizim faklılıklarımızla var olmaya ve barış içerisinde
yaşamaya devam etmemiz gerek. Benim açık, diğerinin kapalı, bir diğerinin
türbanlı, bir diğerinin başörtülü olması kimseyi ilgilendirmez. Herkesin inancı
ve giyim kuşamı kendinedir. Fakat biz bunları bir ayrılık unsuru olarak
göstermeye, ötekileştirmeye başlarsak veya bir giyim şeklini bir makam ve mevki
elde etmenin unsuru olarak gösterirsek konu başka noktalara kayar. Benim
rahatsız olduğum noktada budur.”
ÜLKEMİZ SANKİ ARAPLAŞIYOR
“Bir
kadın olarak saçımın açık olması, nerede gülüp gülmeyeceğim, kaç tane çocuk
yapacağım, ne giyeceğim kimseyi ilgilendirmez” diyen CHP’li Başkaya
açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bunlar son dönemde sanki dayatılmaya başlıyor.
Ülkemiz sanki Araplaşan bir hale dönüşüyor. Baştan da dediğim gibi benim giyim
ve kuşamla bir derdim yok. Benim sıkıntım dayatmaya. Belli siyasi odaklar
tarafından yapılan dayatmaların son dönemde Akdeniz Üniversitesi’nde tahsis
edilen stadın tuvaletlerinde kullanılan figürlerde bunun bir yansıması bence.
Bu figürleri oraya kim monte etti? Kim istedi? Kim kadının türbanlı, erkeğin de
fesli ve şalvarlı figürünü neden istedi? Bu kadar yoğun ülke ve kent gündeminde
biz de bunu yeni duyuyoruz. Ama önemli bir nokta. Türk okçuluğuyla ilgili bir
dernek ve spor kulübü. Bu dernek, Büyükşehir Belediyesi ile protokol yapmış.
Belli ki belediyeden destek alıyor. Ben meclis üyesiyim ama böyle bir protokolü
hatırlamıyorum. Yani başkan meclisin iradesi dışında gelen talepler
doğrultusunda istediği dernekleri seçerek ona protokolü imzalıyor, içeriğini
kendisi biliyor. Daha sonra bu yasa gereği meclis gündemine geliyor. Toplu bir
yetki alımı gibi bir konu söz konusu olmamalıdır. Meclisi bay-pass eden ve bu
konuları kamuoyundan kaçıran şeylerdir. Ben meclis üyesi olarak bu konuyu
bilmezken, hatırlamazken, ben konuyu genel sekreterimizle de konuştum. O da meclisten
geçtiğini ifade etti.”
BU BİR DIŞA VURUMDUR
İnsanların
yaşam tarzlarına müdahale edilmemesi isteyen Başkaya sözlerini şöyle tamamladı:
“Herkes kendi yaşam ve inanç koşullarını özgürce yaşamalı, ama kimse kimsenin
yaşam şekline müdahale etmemeli, dayatmamalı, belli kalıplara sokmamalı. Son
dönemde bu Antalya’da da çok yaşadığımız görmeye başladığımız bir tablo. Kadın
plajlarının kurulmaya çalışılmasını da buna örnek olarak gösterebiliriz. Bu
basit bir değişiklik değildir. Bu durum, zihinlerde toplumun dönüştürülmeye çalışılmasının
bir dışa vurumudur. Bırakın herkes kendi yaşam tarzını kendi belirlesin. Kimse
de buna müdahale etmesin. Biz bu anlayışa karşıyız. Sonuna kadar da karşı
duracağız. Bütün çağdaş, modern, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik,
insan haklarına inanan her kesiminin bu noktada böyle düşüneceğini umut
ediyorum.” Kubilay ELDEMİRCİ