Her ne kadar bir İspanyol tiyatro oyunun adı olsa da, dünyanın her yerinde
Ağaçlar Ayakta Ölüyor.
Oğlu öldükten sonra, torunu ile kalan yaşlı çift bazen, üzgün, gergin; hatta
dede toruna karşı tokat atıp evden kaçmasına sebep olacak kadar asabi
olabilmektedir. Ama yaşam uzundur. Sevgi gibi, gerginlikler de gelip geçicidir.
Sular durulunca, derenin rengi ve suyun berraklığı ortaya çıkar. Balıklar da
görünür.
Günümüz Türk Siyaseti de aynen böyle. Hep bulanık, hep bir sel-afet durumunda.
Ne dereye yararı var, ne de etrafına. Sadece, bulanık suda balık avlamaya
heveslileri mutlu ediyor.
Tiyatro oyunda ki gibi. Cüzdanından para aşırdığı için torununa bir tokat atıp,
onun evden kaçmasına sebep olan dede; Babaannesi/eşi üzülmesin diye, torunun
ağzından yazılan mektuplar yazması gibi;
Siyasiler de kırıp döktükleri her durumdan sonra, Tv'lere çıkıp hiç bir şey
olmamış gibi, bizlere, gözlerimizin içine baka baka masal anlatmıyorlar mı,
ölüyorum, bitiyorum. Tabi en çok da, iktidarına da, muhalefetine de şakşakçılık
yapan bizler var ya en çok da bizlere kızıyorum.
Zaman,
göreceli bir kavramdır. Aynı süre, hastanede muayene beklerken ayrı geçer (ya
da geçmez), sevdiklerimiz ile birlikte iken bir başka ayrı geçer (ne de çabuk
geçer). Siyaset için 2019 ne ki. Aha şuracık da. Göz açıp kapayıncaya kadar
geçer.
Hoş 2019 ele güne karşı, siz 2018'i bir kenara yazın. Asıl telaş onadır.
Siyasiler,
siyasetin yönetim süreçlerini ellerinde bulundurduklarından, ya da bizler
onlara bağışladığımızdan dolayı, her türlü manevra yeteneğine sahiptirler.
İktidar açısında bir başka, muhalefet açısından bir başka.
Burada küçük
bir sorun var. İktidar, 7 Hazirandan sonra gelişen sürecin avantajlarını
kullanarak bir süreç yönetse de, iktidara ortakları /paydaşları arasında ki
sorunlar nedeni ile elini rahat hissedememektedir.
15.Temmuz darbe girişimi süreci de buna en güzel örnektir. Gün gelip, Tuğrul
Beyleri alıp, gün gelip Bahçeli Devlet ile oyunu oynasa da sorun daha
derindedir.
İktidarın
/Sayın Erdoğan'ın sadece MHP oylarına gereksinimi yok değildir. Kandil ile
aydınlananlar da dahil, Mesut Kürtlerin de oylarına ihtiyaç duymaktadır. Bu
güne kadar bu harmanlamayı başarı ile de götürmüştür.
7.Haziran sonrası, muhalefetin istikşafi Pensilvanya senaryolu oyunlarının da
bir anlamı kalmamıştır. İlk defa, Türkiye iki seçenek etrafında toplanmak
zorundadır.
2018 ya
da 2019 Başkanlık seçimleri %51'e gereksinim duymaktadır. Ortada iki blok
vardır.
AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan merkezi ile CHP ve ilk gruba muhalif cenah.
Bu iki temel grubun dışında ise, etnik, inançsal, uluslararası bağlantılı bir
çok kişi ve gruplar vardır. Ve hiç kimse de artık bunları yok sayamaz. Eskiden,
%10'un yoksa baraj sorunundan dolayı
adam yerine konulmayanlar, artık şimdi BİR kişi ile olsalar pek muhterem
sayılacaklar. Çünkü %50'yi o bir kişi ile geçmek gerek.
CHP'nin
değil ama, sayın Kemal Kılçdaroğlu'nun, gerek Adalet Yürüyüşü, gerekse de
Çanakkale'de 26-30 Ağustos'ta yapacağı adalet kurultayı enteresandır.
Dikkate almak gerek.
Sorun
ise, 2018 /19 ne ise, o zaman gereksinim duyulan %50 artı bir kişinin derlenip
toparlanmasında. Genelde yerel seçimler odaklı bir siyaset izleyen CHP Genel
Merkez ve taşra il yöneticileri bu sürece yeterince önem verdiklerini maalesef
göremiyorum.
Yönetim,
ciddi bir iştir.
İdeoloji
İlke,
Ekip-Örgüt
Para
Asker
ve bunları organize ve motive edecek enerji ve kişilere gereksinim vardır.
Bu iki
ana unsur dışında ki her parti, kişi ve organizasyonu elbette ki önemsiyorum.
Ancak, Niteliksel öncelik bu iki grubun elindedir. Ancak, diğer unsurlar,
niceliksel bir öneme sahiptir.
Devrim,
niteliksel bir şekilde olur iken, Evrim ise niceliksel bir değişimdir.
Hangisinin ne kadar ve ne zaman önemli olacağı şartlara bağlıdır.
O yüzden, ağaçlar ayakta ölür. Artık
siyasetin, hiç kimseyi evden kovmaya, azarlamaya tahammülü yoktur. Hayali
mektuplar, hayali senaryolar ile oyun bitmez.
2018
-19'a kadar bütün ağaçlar ayakta kalacaktır. Ancak, bazı ağaçlar, ayakta
öleceklerdir.
Kimin ayakta kalacağı, kimin öleceğine, biraz siyasiler, biraz da siz karar vereceksiniz!.
Bekleyip, göreceğiz.