Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı Hüsnü Bozkurt, kamuoyuna “Türkiye Yüzyılı Eğitim Modeli” olarak duyurulan yeni müfredat nedeniyle Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında Türk Ceza Kanunu (TCK)’nın ‘görevi kötüye kullanma’, ‘Anayasa’yı ihlal’, ‘kanunlara uymamaya tahrik’ maddelerine dayanarak suç duyurusunda bulunmuştu. Bozkurt, yeni müfredat hakkında yürütmenin durdurulması ve iptali için Danıştay’a da dava açtıklarını sosyal medya hesabı üzerinden kamuoyuna duyurdu.

ADD’den Bakan’a suç duyurusu ADD’den Bakan’a suç duyurusu

ADD'den Bakanlığa iptal davası! Dilekçe Danıştay'da

ADD Başkanı Hüsnü Bozkurt’un sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şöyle: 

"Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafindan tanıtılan ve 27.05.2024 tarihinde onaylanarak yūrürluğe giren "Tūrkiye Yűzyılı Maarif Modeli" isimli eğitim programının "sadeleștirme" düșünülerek geliştirildiği ifade edilmiș olup, "sadeleștirmekten" kastın bilimsel olmaktan uzaklaşmak, laiklik kavramdan tamamen arınmak, birlik ve eşitlik ilkesinden vazgeçerek bilim, kültūr, sanat ve felsefe derslerinin yerine din ağırlıklı içerikler düzenlemek ve bilimsellik yerine dogmatik niteliklere ağırlık verilmek olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığının gõrevi demokrasi bilincine sahip insan hak ve özgürlüklerine saygı duyan laik bireyler yetiştirecek düzenlemeleri yapmakken, hayata geçirilen yeni model dini ve milli ögelere vurgu yaparken Atatūrk, laiklik ve cumhuriyet gibi milli değerlere yer vermemiştir. Keza, uzmanların yorumlanına gõre sõz konusu mūfredat uluslararası standart ile uyumsuz olup, kullanılan dil ve õngõrūlen õlüm, darbe ve savaș kavramları ūzerinden verilmeye başlanacak olan eğitim pedagojik açıdan çocuğun nitelikli eğitim hakkına aykırılık oluşturmaktadır.

Eğitim programi demek, üikenin geleceği demektir. Türk toplumunu ge leceğe taşımanın, ilerlemenin ve gūçlü bir ūlke olarak ayakta kalmanın yolu detaylı șekilde analiz yapilmış, ilgili tüm sivil toplum kuruluşlarından rapor alınarak hazırlanmış bir eğitim programından geçtiği kadar, Anayasa'ya uygun olarak laik ve demokratik bireyler yetiştirmekten de geçtiği herkesin malumudur.

Malatya'da eğitime 1 gün ara verildi Malatya'da eğitime 1 gün ara verildi

Burada, Mill Eğitim Bakanlığı tarafindan 28.04.2024 tarihinde yapılan açıklamada, Tūrkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ni hazırlanmasınin on yilı aşkın bir sūre aldiği, akademisyen, öğretmen ve diğer eğitim paydaşlarının görüşünün alınarak hazırlandığı, bir hafta içinde sõz konusu modele yönelik görüşlerin bildirilmesi gerektiğini belirtmiș, 27.05.2024 tarihinde ise onaylanarak yürūrlüğe girmiş olup, hangi kurumlar ve uzmanlardan görüș alındığı, işbu görüşlerin ne kadar dikkate alındığı, yapılan çalışmalarda hangi eğitim modelleriyle karşılaștırma yapıldığı kamuoyuna açılanmamıştır. Dolayısıyla, anılan eğitim modeli bu haliyle açıkça antidemokratiktir.

Kaldı ki, uzmanların hazırladığı tūm raporlarda davaya konu eğitim programinın " laik ve bilimsel eğitimden uzak oduğu, Cumhuriyet'in değerleri ile Atatürk'e çok daha az yer verildiği, bu haliyle, ideolojik bir bakış açısında sahip olduğu, eğitim programı değişikliğinin, eğitimi dinselleştirme amacı gūttūğū ve vatanı "mülk', ulusu 'űmmet', yurttașı 'kuľ yapmayı amaçladığı" anlaşılmaktdır.

Davaya konu eğitim programındaki eksiklikler; din konulu derslerin felsefe derslerine gõre yaklaşık on kat fazla olması, matematik derslerinin azaltlması, tarih ders programlarında Mustafa Kemal ATATÜRK ve devrimlerine, düșünce yapısına ve ülkemizi geleceğe tașıyacak olan değerlere yer verilmemesi ve özellikle laiklik, eşitlik, demokratiklik gibi kavramlardan tamamen uzaklaşıiması olarak sıralanabilecektir.

'Yeni müfredat' protestosu: Eğitim-İş 100 bin imzayı MEB'e teslim etti 'Yeni müfredat' protestosu: Eğitim-İş 100 bin imzayı MEB'e teslim etti

1. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın " Temel hak ve hürriyetlerin kötūye kullanılamaması " başlıklı 14. maddesinde;

"Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bõlünmez būtünlūğūnü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve láik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.

Anayasa hūkūmlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniș şekilde sinırlandirilmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mūmkün kılacak șekilde yorumlanamaz." denmekte,

Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi " başlıklı 42. Maddesinin 3. Fikrasında ise; " Eğitim ve õğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılaplanı doğrultusunda, çağdaș bilim ve eğitim esaslarına gõre, Devletin gõzetim ve denetimi altinda yapılır. Bu esaslara aykını eğitim ve õğretim yerleri açılamaz. " denmektedir. Bu sebeple, yeni eğitim modeli açıkça Anayasa'ya aykınılık teşkil etmekdir.

Bunun yanında, Ülkemizin de taraf olduğu Birleşmiș Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 28 Maddesinde; " Taraf Devletler, çocuğun eğitim hakkinı kabul ederler ve bu hakkın firsat eşitliği temeli üzerinde tedricen gerçekleştirilmesi gõrūșūyle "dūzenleme yapılması gerektiği belirtilmiştir.

Bununla birlikte; 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 2. maddesinde;

Tūrk Milli Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin būtün fertlerini, Atatürk inkilap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin mill, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanın, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcindaki temel ilkelere dayanan demokratik. laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karsı görev ve sorumluluklarini bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek,

Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlanndan dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düșūnme gücüne, geniș bir dūnya görüșūne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teșebbūse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaraticı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek...

Böylece bir yandan Tūrk vatandaşlanının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artirmak; öte yandan milli birlik ve būtünlük içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hizlandırmak ve nihayet Türk Milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır." denmekte, aynı kanunun "Atatürk İnkılap ve ilkeleri ve Atatürk Milliyetçiliği " başlıklı 10. Maddesinde ise;

Eğitim sistemimizin her derece ve türũ ile ilgili ders programlarinın hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatūrk inklap ve ilkeleri ve Anayasada ifadesini bulmus olan Atatūrk milliyetçiliği temel olarak alınır. Milliahlak ve milli kūltūrūn bozulup yozlaşmadan kendimize hasşekli ile evrensel kūltūr içinde korunup geliștirilmesine ve õğretilmesine Önem verilir. Millbirlik ve būtünlūğün temel unsurlarindan biri olarak Tūrk dilinin, eğitimin her kademesinde, özellikleri bozulmadan ve aşınilığa kaçılimadan õğretilmesine önem verilir; çağdaș eğitim ve bilim dili halinde zenginleşmesine çalışılir ve bu maksatla Atatürk Kültūr, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile işbirliği yapılarak Mili Eğitim Bakanlığınca gereken tedbirler alınır." düzenlemesine yer verilmesine karşı Milli Eğitim Bakanlığı tarafindan onaylanarak yūrūrlüğe giren yeni eğitim modelinin anılan kanun hūkūmleriyle hiçbir ilgisinin olmadığı ortadadır. Bu sebepler, huzurdaki davayı açmayı zorunlu kılmaktadır.

2. Huzurdaki davanın mūvekkil dernek adına ikame edilebilmesi hakkı ise derneğin tūzūğünde yer alan kuruluș nedeninin verdiği sorumluluktan doğmaktadır. Derneği Kuruluş Nedeni;

Atatūrk'ūn bedensel varlığının artık aramızda bulunmamasından cesaret alan içteki ve diştaki kimi olumsuz güçler, O'nun yeni Türk Devletini yaratma doğrultusunda ilk adımi attiğı 19 Mays 1919'un ūzerinden tam 70 yilin geçtiği bu gūnlerde, Atatürk devrim ve ilkelerine karsl, açık ya da kapall saldırilarını doruğa ulaştırmış bulunmaktadır. Bundan daha kõtüsū, plânlı ve sinsi bir çalışma ile, o devrim ve ilkeleri gelecekte yok etmek çabası içindeler.

Oysa Atatürk;

Sadece "bağımsızlığı tūműyle tehlikeye düşmüș Tūrk Ulusunu ve yurdunu emperyalist güçlerin işgalinden kurtaran bir büyük asker "değildir. O, bunun çok daha õtesinde, örneğin siyasal, kūltürel ve bağları ekonomik koparan; alanlar bașta olmak üzere, her alanda" bağımsızlığımızı yok edici ya da kısıtlayıcı olumsuz bağları koparan;

Ulusal egemenliği gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyeti"ni kuran;

Kişisel inançlara dokunmayarak, toplumumuzu Ortaçağ zihniyetinden ve șeriattan kaynaklanan "nakil"e dayali kurum ve kurallardan kurtanıp, sūrekli biçimde çağdaş ve uygar bir ulus olmanin ve bõyle kalmanın yollarını gösteren, "akıl"'a dayalı lâik düşūnce, láik hukuk ve lâik öğretim sistemlerini toplum yaşaminda egemen kılan;

Tūm özgürlüklerin ve insan haklarının sosyal Hukuk Devletinin ve çoğulcu demokrasinin yolunu açan;

Yūzyıllarca ikinci sındfinsan durumuna düşürūlmüș Türk kadınını gerçek yerine yūkseltip, eșit haklara ve eşit onura sahip insan ve yurttaș yaparak yapay eşitsizlikleri kaldıran;

İçten ve dıştan kaynaklanan her tür sömūrüye karşı Çıkarak, halkın yalnız siyasal değil, ekonomik ve sosyal alanda da gerçek efendi durumuna gelmesini ve tüm yurttaşların gönencini devletin varlık nedeni ve amacı sayan;

Ulusal ekonominin girișimcilerin keyfine, yalnız kắr ve rekabet mekanizmasina gõre başıbos biçimde işlemesine değil, toplumun ve tüm yurttaşların gereksinimlerini karşılayacak biçimde devlet tarafindan yönlendirilmesini ilke olarak benimsemiş ve benimsetmiş olan;

Yurdumuzun yeraltı ve yerüstū zenginliklerinden, Tūrkiye halkının yararlanmasını benimseyen ve kabul ettiren;

Misak-ı Milli sinırları içinde "Tūrk'ūm" diyen herkesin Tūrk olduğu õlçütünü getirerek, ırkçılığı reddedip; yapici, olumlu ve çağdaș Türk Ulusalcıliğinı yaratarak, onu devletimizin temel ilkelerinden biri yapan;

Her yurttașın eğitimden, bilimden ve sanattan payını almasını, "fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür kuşaklar'ın yetiştirilmesini devletin bașta gelen gõrevi yapan;

Kültür emperyalizminden kurtulabilmemiz ve eğitimin yaygınlaştırılabilmesi için yeni Türk harflerini kabul etmenin yanında Türk dilinin arındırılması ve zenginleştirilmesini būyük bir toplumsal gõrev sayan;

Tūrk Ulusunun tarihini, çağdaş insan kõkenine bağlayan;

"Yurtta barış, Dūnyada barış" ilkesi ile devlet yașamıinda ve uluslararası ilişkilerde kaba kuvveti, ırkçılığı, saldırı savaşını mahkûm eden;

Dış politikada "Dūnya uluslar ailesinin eşit haklara sahip onurlu bir ūyesi olma" ölçūtūnü ve "karşılıklık kuralını" vazgeçilmez ilke yapan;

Bütün ulusların insanlık ailesinin bir parçası olduğunu vurgulayarak, insanlığin butünleşmesi düşüncesinin tohumlarını atan Çağdaș Devlet Kurucusudur.

Bu durum karşısında Atatūrk devrim ve ilkelerinin, toplumsal sorunlarımızın çõzümlenmesinde ışık tutucu niteliğe ve yaratiaı güce sahip olduğuna inananlar, " Atatūrkçū Dūșünce Derneği " ni kurarak, O'nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğunu duymuşlardır." denmektedir.

3. Bunun yaninda, dava ilk derece mahkemesi olarak Danıştay Başkanlığı'nda açılması gerekmektedir.

Danıştay Kanunu'nun "İlk derece mahkemesi olarak Danıştay'da gõrūlecek davalar " başliklı 24. maddesinde;

1. Danıştay ik derece mahkemesi olarak.. Bakanlıklar ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlanınca çıkarlan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere.... karşı açilacak iptal ve tam yargı davaları ile tahkim yolu õngõrülmeyen kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sõzleşmelerinden doğan idari davaları karara bağlar." şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

4. Tüm bunlanın yanında, iptali talep edilen düzenleme tüm ülkenin yakın ve uzak geleceğini ilgilendiren ve acilen önlem alınması gereken bir eğitim modeli olduğundan davalı idarenin savunması dahi alınmadan ivedilikle YÜRÜTMENİN DURDURULMASI kararı verilmesi gerekmektedir.

Bu konuda, idari Yargilama Usulũ Kanunu " Yűrūtmenin durdurulması " başlıklı 27. Maddesinin 2. fikrasinda;

Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alindiktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe gõstererek yūrütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir." hükmü yer almaktadır."

Muhabir: Tayfun Akyatan